Hayat bize bahşedilen en önemli emânetlerdendir. Bu emâneti maddî ve mânevî olarak muhâfaza etmek her insanın kendi sorumluluğudur. Bundan dolayı insanlık târihi boyunca hekimler; hıfz-ı sıhha diye tâbir edilen koruyucu sağlığa önem vermişlerdir. Osmanlı hekimleri de yazdıkları birçok tıp kitabında her insana lâzım olan temel koruyucu bilgileri açık ve net bir şekilde yazmış olup bu bilgiler günümüzde de geçerliliğini korumaktadır.
Osmanlı tıp kitaplarında sağlıklı yaşam kuralları belli bir sistematik ile verilir. Bunlar; hava ve iklim koşulları, yeme-içme, spor, duygular, uyku ve arınma (detoks) olmak üzere 6 ana başlıktan oluşur. Biz bunları sıra ile yazı serisi hâlinde detaylandıracağız.
- Hava ve İklim Koşulları
Havada bulunan oksijenin vücûdumuz için olmazsa olmaz olduğu mâlûmdur. Fakat burada sâdece oksijen değil, oksijenin yanı sıra havanın kuruluğu sertliği, rüzgârlı olup olmaması, denize dağlara mesâfesi vb. birçok özelliği de dikkate alınmalı. Havanın ılıman olanı en sağlıklısıdır. Yâni ne çok soğuk ne de çok sıcak olmalı. Oturulan yer tepede, havadar, ağaçların çok sık olmadığı, mümkünse kuzeyden rüzgâr alan yerler olmalıdır. Mevsim normalinden farklı olan günler ve mevsim geçişleri hastalığa zemîn hazırlar, bu günlerde daha dikkatli olmak lâzım.
Nefes aldıkça baş ağrımıyor ve rahatlatıyorsa, gece uykusu dinlendirici olup gündüz uyuklanılmıyorsa, temiz görünümlü ise ve rahatsız edici bir koku gelmiyorsa o hava iyi kabûl edilir. Hava rahatsız edecek kadar sıcak olursa bazı önlemler almak gerekir. Eller, ayaklar ve yüz sık sık soğuk su ile yıkanmalı. Gül kokusu serinletici olduğu için ek olarak kullanılabilir. Limonata, gül suyu ve koruk gibi serinletici şerbetler tüketmek önem arzeder.
Havanın çok soğuk olması da istenmeyen bir durumdur. Böyle zamanlarda alınacak birtakım tedbirler vardır. Eller ve ayaklar sıcak tutulmalı, çörek otu yağı vb. yağlarla ovulmalı. Soğuğa fazla mâruz kalınırsa hemen hamama gitmek gerekir, eğer bu mümkün değilse sıcak su ile duş alınabilir. Tâze zencefili bal ile karıştırıp tüketmek de faydalıdır.
Peki sağlıklı ev nasıl olmalı? Öncelikle evin kurulacağı toprak dikkate alınmalı. Çamurlu, nemli, bataklık yer olmamalı. Basık yerden ziyâde tepeler tercîh edilmeli. Doğu ve kuzey cephe açık olmalı. Deniz, göl ve maden yataklarından uzakta olmalı. Ama akarsuya yakın olabilirse daha iyi olur. Mezarlıklara ve ölü hayvanlara uzak, geniş, havadar ve açık yerler en idealidir. Ev ne kadar güneş alırsa o derece sağlıklı olur. Evler yüksek tavanlı ve büyük kapılı olmalıdır.
Giyim-kuşamda; keten, pamuk, yün gibi sentetik olmayan kumaşlar tercîh edilmelidir.
- Yeme-İçme
Osmanlı hekimleri temel yiyecek olarak en başta ekmek, et ve tereyağını tavsiye etmişlerdir. Fakat günümüzde buğdaylar hibrit olup içeriği son 50 yılda çok değiştiği için birçok hastalığa alt yapı oluşturuyor. Eğer ata tohumundan yapılan ekmekler bulunabilirse çok rahatlıkla kullanılabilir.
Vücûda gerekli gıdânın önemlilerinden biri olan et öncelikle küçükbaş hayvanlardan sağlanmalıdır. Kesilecek hayvanın huysuz ve öksüz olmaması önemlidir. Eğer uzaktan getirilmişse hayvanı birkaç gün dinlendirip öyle kesmek daha sağlıklıdır. Hayvanların da insanlar gibi rûhu olduğu için belli bir hâlet-i rûhiyeye sâhiplerdir. Bundan dolayı hayvan ne kadar sâkin ve fıtrî şartlarında büyütülürse o derece daha faydalı olur. Kemiğe yakın, daha hareketli bölgelerin, kol ve bacakların etleri daha iyidir.
Yumurta rafadan olarak kullanılmalı. Meyveler iyice olgunlaşmış olmalıdır. Üzüm ve incir daha önceliklidir. Tokken kesinlikle bir şey yenilmemelidir. Eğer yemek fazla kaçırılırsa birkaç gün yemek azaltılıp dengelenmelidir. İki öğün yemek normalde yeterli gelir. Hattâ en ideal olan bir gün iki öğün yiyip diğer gün tek öğünle idâre etmektir. Yâni 2 günde 3 öğün yemek aslında yeterlidir.
Acıkınca, iştah olunca yemek yemeli, doymadan sofradan kalkılmalıdır. Normal miktarda yemek yedikten sonra hâlâ iştah var ise bu yalancı iştahtır. Bu iştahı dinlemeyip yemeği bırakmak gerekir. Doygunluk hissi sofradan kalktıktan sonra oluşur. Çok çeşitli yiyecekler aynı öğünde alınmamalı. Ruh durumu da sindirimi etkiler. Korku, keder ve hiddet sindirimi zorlaştırır. Yemekten sonra uyumamak da tavsiye edilen kurallardandır.
Osmanlı hekimleri berâber yenmemesi gereken yemekleri ayrıntılı olarak yazmışlar. Proteinli gıdâları berâber tüketmeyi önermemişler. Sütle balığı, sütle yumurtayı, yoğurtla sütü vb. gibi. Soğanla sarımsak, pirinçle sirke, kavunla bal, meyve ile su, tatlı ve sıcak yemeklerden sonra suyun berâber tüketilmesi istenmez.
Yemeğin pişirileceği kaplarla ilgili de Osmanlı tıp kitaplarında önemli bilgiler vardır. Toprak, bakır, demir tavsiye edilen kaplardır.
İçilecek su çok önemli olup tadı lezzetli, görünüşü berrak akar sular en iyi su olarak kabûl edilmiştir. Dağdan ovaya, doğuya veya kuzeye doğru akan sular daha sağlıdır. Yağmur suyu akar sulardan sonra 2. kalite su olarak kabûl edilir. Kuyu suyu ve durgun sular tavsiye edilmez. Kuyu veya durgun sular kullanılacaksa ya kaynatılmalı ya da temiz toprakla karıştırılıp dinlenmelidir. Soğan ve sarımsak da suyun zararlarını gideren yiyecekler olarak tüketilebilir. Uykudan uyanınca, yorgun iken, hamamdan hemen sonra, cimadan sonra hemen su içmek uygun değildir. Sağlıklı yaşam için en ideal su, çok soğuk olmamak kaydı ile soğuk sudur.
(İnşâallah devâm edecek…)
(*) Bu yazı için tıp târihçisi Prof. Dr. Ayten Altıntaş’ın çalışmalarından yararlanılmıştır.
Nisan 2025, sayfa no: 72-73-74
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak