Ara

İlim Nûrânî Bir Perdedir

İlim Nûrânî Bir Perdedir

Kıymetli kardeşlerim!

Peygamber Efendimiz(sav) şöyle buyurmuşlardır: “Allah Teâlâ’nın nûrdan ve zulmetten yetmiş perdesi vardır.”[1] İnsanların kimileri bu zulmânî perdelerle, kimileri ise nûrânî perdelerle perdelenmiştir. İlim ise nûrânî bir perdedir ve bazen kişiyi yoldan alıkor. Hakk’a vâsıl olmağa engel olur. Onun için büyüklerimiz ‘Keşke ‘kâle yekûlu’ bilmeseydiniz, evlâdım!’ demişlerdir. Böyle kimselerin seyr ü sülûku çok zordur. İhlâssız ilim zararlıdır. Okumalı, ilim elde etmeli ama çok da tevâzulu olmalı. Kibirden kaçınmalı.

Bu mevzûyu daha güzel izah etmek için size Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri'nden bir menkıbe nakledeceğim. Mevlânâ Hâlid(ks), Çeştî, Kâdirî, Kübreviyye tarîkatlerinden icâzet almış, hâfız-ı Kur’ân, muhaddis, müfessir, fakîh bir büyüğümüz. Zâhirî ve bâtınî ilimlerde bir zirve. Bu mıntıkaya Nakşî tarîkini saçan o oldu. Âlicenâb idi. Ahlâk-ı hamîde sâhibi idi. Allah yolunda kınayıcının kınamasından korkmazdı. Kendisine halktan gelen ezâlara katlanır sabrederdi. Gönlü Hak yolunda sâbit, açık ve anlaşılır bir lisânla konuşan, tatlı dilli hoş sohbet bir kimse idi. Ruhsatla amel etmezdi. Azîmetle amel ederdi. Hastaları ziyâret ederdi. Dul ve yetimleri gözetirdi.

Mevlânâ Hâlid’in(ks) öyle bir ilmi vardı ki, kuşu kapan ırmak, hızla yağan yağmur, sâhili bulunmayan bir deniz gibiydi. Ama bir türlü mutmain olamıyordu. Kendisine perde olan bu ilmin yerine ledünnî bir ilme sâhip olmak istiyordu. Bu da ancak bir mürşid-i kâmil sâyesinde olurdu.

Hindistan, Cihanâbad, Dihle şehrinde Abdullâh-ı Dehlevî Hazretlerine gitti. Abdullâh-ı Dehlevî’nin(ks) dergâhına girdi. Kendini tanıttı: “Süleymâniye, Bağdat ve Şam âlimlerinden Mevlânâ Hâlid!” dedi. Abdullâh-ı Dehlevî(ks) önce onu, dergâhın abdesthânelerinin temizliğine gönderdi. “O pis taşları yıkasın, temizlesin!” dedi. Hazret-i Hâlid(ks) hiç itirâz etmeden elde süpürge ve su kovası hizmete başladı. Bir gün yorgunluk ânında nefsi, onu zayıf bularak yüklendi:

- Ey Bağdat ve Şam diyarlarının büyük âlimi Mevlânâ Hâlid! Deli mi velî mi belli olmayan bir kişinin sözüyle kalkmış, dağlar diyarlar aşmış, aradığını bulamamışsın. Hani mürşid-i kâmil? Durmadan sana pislik temizlettiriyorlar. Bunun ledünnî ilmi nerede? Seyr ü sülûku nerede? Sâhili olmayan bir umman gibi ilmi olan, muhaddis, müfessir bir adama câhillerin kapısında pislikleri temizlettiriyorlar. Bu câhillerden ayrıl git!

Hâlid-i Bağdâdî(ks) hemen nefsine karşı gelir:

- “Nefis! Uzatma! Gerekirse sakalımla temizlerim!” der ve işine ihlâsla devâm eder.

Abdullâh-ı Dehlevî(ks) o esnâda pencereden bakmaktadır. Hâlid’in elindeki süpürgeyi ve kovayı meleklerin taşıdığını görür. Onu çağırır ve şöyle söyler:

- Oğlum Hâlid! İlmin cihânı tutmuş, bilgin dünyâya kâfî. Tek noksanın bunlardan kaynaklanan nefsinin gurûru ve kibri idi. Onu ayaklar altına aldın. Artık işini melekler görür oldu. Bağlı olduğumuz efendilerimiz şerîat, tarîkat ve mârifetle hakîkate erenlerdir. Sen de artık gidip bütün iklîmleri irşâd edebilirsin.

İşte kardeşlerim; mürîd olup murâda ermedikçe vuslat gerçekleşmez. Büyüklenmekle, kibirlenmekle seyr ü sülûk olmaz. Ancak tevâzuyla vâsıl-ı ilallâh olunur. Yok olacaksın da var olacaksın. Yok olmayınca var olunmaz.

Cenâb-ı Hakk, büyüklerimizin rûhâniyetini üzerimizden eksik buyurmasın. Bizleri âlim ve muhlis kulları zümresine ilhak buyursun. (Âmîn)

Hamd olsun âlemlerin Rabb’i olan Allâh’a!

[1] Kaynaklarda ‘Allâh’ın hicabı nurdur, bu hicabı açacak olsa zâtının nurları bütün varlıkları yakar’ meâlindeki hadis (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.IV, s.401; Müslim, İmân, 293; İbn Mace, Muķaddime, 13) tasavvufî eserlerde, ‘Allâh’ın nurdan ve zulmetten yetmiş bin perdesi vardır’ şeklinde rivayet edilmiştir (Gazzâlî, Mişkâtü’l-envâr, s. 84.)

Haziran 2025, sayfa no: 42-43

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak