Evlilik yolculuğuna çıkarken bir evi paylaşmanın ötesinde pek çok sorumluluğu da yanımıza alıp çıkarız. Bu sorumlulukları ya da neler olması gerektiğini ilk deneyimlediğimiz yer elbette ki kendi ailemizdir. Fakat sadece kendi ailemizde gördüklerimizle değil, bize uyan tüm doğrularla yola çıkmalıyız. Özellikle bilgiye bu kadar kolay ulaşabildiğimiz bir çağda bir şeyleri okumak ve öğrenmek, kendimize karşı en büyük sorumluluğumuzdur. Dolayısıyla bu yazıyı okurken bu sorumluluğunuzu yerine getiriyorsunuz diyebiliriz.
Mesleği tecrübelerime de dayanarak, yüzlerce çiftle çalışmış bir aile danışmanı olarak çoğu zaman kişilerin en büyük probleminin kendi doğruları ile hareket etmek olduğunu söyleyebilirim. Esneyememek, yeni bir bakış açısını kabul etmemek, karşı tarafı tolere edememek, dinlememek gibi birçok konu bugün çiftlerin evlilikte problem yaşamasına sebep oluyor. Halbuki evlilik, zannettiğimiz kadar komplike, zor kuralları olan bir şey değil. Onu yine kendimiz için zorlaştıran bizleriz. Bu yüzden evliliği zorlaştırmamak adına bazı incelikleri ve önem vermemiz gerekenleri bilerek yola çıkmalıyız.
Evlilikte güven ve sadakat, en büyük temel yapıtaşlardan biridir. Hatta o kadar önemlidir ki, bu ikisi kaybolduğunda ilişkiyi toparlamak ciddi bir emek ve çaba ister. Bütün dinamikler yerle bir olur ve o ilişkiyi tekrar inşa etmeniz gerekir. Bu durum, şiddetli bir deprem sonrası yıkılmış ya da ayakta duramayan bir binaya benzer. Evet ev oradadır ama artık hiçbir işlevi yoktur. Bu yüzden yıkılıp yerine daha sağlam bir yapının inşa edilmesi gerekir. Bu da elbetteki sadece güven ya da sadece sadakat ile değil güven, sadakat ve şeffaflık ile birlikte inşa edilecek bir süreçtir.
Güven: Evliliğin Temel Taşı
Güven, bir ilişkinin en kritik yapı taşıdır. Sadece eşinin sözlerine inanmak ya da yanında olmak anlamına gelmez; güven, eşine duygusal ve zihinsel bir huzur alanı sunmaktır. Eşinin seninle paylaştığı duygu, düşünce ve deneyimlere inanabiliyor olman, ilişkinin en sağlam temellerinden birini oluşturur. Burada unutulmaması gereken en önemli nokta, güvenin tek taraflı değil, karşılıklı bir süreç olduğudur. Süreç diyoruz, çünkü güven bir anda ya da bir günde inşa edilmez. Özellikle evlilik söz konusuysa, bu zemin zaten evlilik öncesinde atılmış olmalıdır. Tanışma ve birbirini tanıma döneminde dikkat edilmesi gereken başlıca unsurlardan biridir güven. Ve sadece senin güveniyor olman da yeterli değildir. Eşinin de senin varlığına, sözlerine ve sadakatine güven duyması gerekir. Bazen yaşadığın bir olayı, seni üzen bir durumu eşinle paylaşmamak da farkında olmadan güveni zedeleyebilir. Çünkü o zaman eşin, “Bana güvenmiyor, desteğime inanmıyor, benimle bir şey paylaşmıyor.” duygusuna kapılabilir. Oysa evlilikteki iş birliği duygusu tam da burada saklıdır. Eşin, sadece hayat arkadaşın değil, aynı zamanda en yakın dostun olmalıdır. Onunla üzüntülerini, sevinçlerini, seni zorlayan duyguları rahatlıkla paylaşabilmek, güvenin sağlamlaştığı o derin bağı oluşturur. Ve işte o zaman, evlilikte güven gerçekten yerine oturur.
Sadakat: Sözlerin ve Eylemlerin Uyumu
Sadakat, çoğu zaman yanlış anlaşılır. Çünkü sadakati fiziksel bağlılıktan ibaret sanarız. Fakat sadakat sadece fiziksel bağlılıkla sınırlı değildir. Duygusal ve zihinsel bağlılığı da kapsar. Birbirinize sadık kalmak, verdiğiniz sözleri tutmayı, birlikte kurduğunuz hayallere sahip çıkmayı ve eşinize olan saygınızı ifade eder. Bir kişi eşine verdiği sözü tutmadığında, topluluk içinde eşini aşağıladığında, eşinin haberi olmadan birine borç verdiğinde de sadakat kurallarını çiğnemiş olur. Sadakat eşimizi temsil ettiğimizi unutmamak, ona verdiğimiz sözleri tutmak, o yokken de varlığını hissedebilmektir.
Sadakat ile ilgili değinmek istediğim konulardan biri de uzun süreli ilişkilerde ya da evliliklerde çoğu zaman sık sık ilişkinin rutine bindiğini ve küçük ilgilerin azalmasına bağlı olarak çoğu zaman sadakatin zedelendiğinin düşünülmesi. Oysa sadakat, bu küçük iniş çıkışları aşabilmek ve birbirinize değer vermeye devam edebilmekle ölçülür. Her ilişkide krizler ya da kaoslar olur. Önemli olan bu krizleri nasıl aştığınız ve tekrarının yaşanmaması için elinizden geleni yapmanız. İlişkinizde sadakat duygusunu daha çok hissetmek istiyorsanız eşinize verdiğiniz sözlerin karşılığı olan davranışlarınızı arttırarak küçük fırsatları kaçırmayın.
Şeffaflık: Açık ve Dürüst İletişim
Şeffaflık, ilişkilerde açık ve dürüst iletişimi ifade eder. Duygularınızı, düşüncelerinizi ve endişelerinizi paylaşmak, yanlış anlamaların önüne geçer ve güveni pekiştirir. Evlilikte çiftler yaşadıkları zorlukları birbirleriyle açık bir şekilde paylaşabilmeliler. Birşeye üzülüp karşı tarafından anlamasını beklemek gibi gerçek dışı düşüncelere kapılmamalıyız. Benim yüzümden duruşumdan anlasın diyip yaşadığımız zorluğun faturasını eşimize kesemeyiz. Bu yüzden bizi üzen, kıran, derinden etkileyen şeyleri eşimizle şeffaflıkla paylaşmalıyız. İşte ondan sonrası ise sizin iletişim becerinize ve kalitenize kalmış. Ayrıca şeffaflık sadece problemlerin değil, olumlu deneyimlerin ve duyguların da paylaşılmasını içerir. Birlikte hayal kurmak, geleceğe dair planlar yapmak ve birbirinin başarılarını kutlamak, şeffaflığın bir göstergesidir. Açık iletişim, güveni pekiştirir, sadakati görünür kılar ve ilişkinin dayanıklılığını artırır. Farkettiyseniz güven başlığında da sadakat başlığında da yer yer şeffaflığın, açık iletişimin öneminden bahsettik. Çünkü bu üç unsur birbirinden bağımsız değil, birbirini besler. Biri eksik olduğunda diğerleri de zayıflar ve ilişki sarsılır. Güven kaybolduğunda sadakat sorgulanır. Sadakat eksik olduğunda şeffaflık daha da kritik hale gelir. Bu unsurların bilinçli ve sürekli olarak güçlendirilmesi, evliliğin sağlam temeller üzerinde büyümesini sağlar.
Evliliği güçlü kılan şey, mükemmel bir ilişki yaşamak değil, zorluklar karşısında birbirine dürüst kalabilmektir. Çünkü evlilik, sürekli birbirini seçme cesaretidir. Her tartışmadan, her sessizlikten, her yanlış anlamadan sonra yeniden “seninle yola devam ediyorum” diyebilmektir. Güvenin olduğu bir ilişki, fırtınadan sonra bile yönünü bulur. Sadakatin olduğu bir ilişki, sarsılsa da yıkılmaz. Şeffaflığın olduğu bir ilişki ise nefes alır, büyür, olgunlaşır. Ve işte o zaman evlilik, sadece iki insanın bir araya gelmesi değil, birbirini dönüştüren, geliştiren, güçlendiren bir yol arkadaşlığına dönüşür.
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
                        
        
        
Mesaj Bırak