‘Heyet-i asliye üzere, tarz-ı kadîm üzere ve vaz’-i kadîm üzere eser ihyâ olundu. (1762)’
Sultan II. Selim tarafından, şehrin merkezindeki Kavak Meydanı’nda 1568-1574 yılları arası Mimar Sinan’a yaptırılan Selimiye Câmii ve Külliyesi’nde, dikdörtgen bir avlu içerisinde câmi, güneydoğu ve güneybatıda birer medrese, batıda arasta ve sıbyan mektebi yer almaktadır.
Târih seyri içerisinde yıpranan her binâda yapılageldiği gibi Selimiye Câmii’nde de farklı dönemlerde restorasyon faaliyetleri olmuştur. Selimiye Câmii’nin bilinen ilk restorasyonu 1751’de yaşanan Büyük Edirne Depremi’nden on yıl sonra yapılan genel bir restorasyondur. Söz konusu restorasyon, depremden on yıl sonra yāni 1762 yılında gerçekleştirildi. İkinci restorasyonu 1808 yılında, üçüncüsü 1883, dördüncüsü 1956 ve beşincisi 1983 yılında yapıldı. Bilindiği üzere Edirne Selimiye Câmii’nin altıncı restorasyonuna Kasım 2021’de başlandı. Bilim Kurulu’nun rehberliğinde ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün gözetiminde dört yıldır devâm eden restorasyon çalışmaları tamamlanıp câminin yeniden ibâdete açılması çalışmaları yapılırken ilginç bir konu gündeme oturdu. İçlerinde, câminin kubbe yazısını sıfırdan yazmak isteyen ve süslemelerini sil baştan yapalım diyen kişilerin de yer aldığı bir grup, câminin kubbe yazıları ve süslemeleri için Bilim Kurulu tarafından üç defa reddedilen projelerini Üst Kurul’a kabûl ettirerek, kubbeyi tamâmen kazıyıp kendi yazılarını yazmak ve kendi süslemelerini yapmak istediler. Yāni 1762 yılında ‘Nakkaş Acem Mânî’ tarafından yapılan 263 yıllık Tebriz usûlü klasik dönem Osmanlı târihi süslemelerini yok edip, hiçbir bilimsel veriye, arşive ve belgeye dayanmayan ‘Mimar Sinan Tarzı’ dedikleri söz konusu teklîflerinde yer alan ve sadece rûmilerden oluşan basit ve yeni süslemeleri uygulamayı hedeflediler. Ayrıca câminin yapıldığı 16. yüzyılda bütün yazılarını yazan Karahisârî ekolünden meşhur hattat Hasan Çelebi’nin kubbeden dokuz yazısını kazıyarak, yine bu grubun içinde yer alan bir hattatın yazdığı tek yazıyı kubbeye yazmayı amaçladılar.
Restorasyonu tamamlanmış Selimiye Câmii’nin ibâdete açılması beklenirken; hukûkî mâhiyeti, resmî karşılığı ve usûl olarak uygulama şekli tartışılan ‘Selimiye Tahkik ve Tetkik Kurulu’ adında yedi kişiden oluşan bir heyet:
- Edirne Selimiye Câmii 19. yüzyıl müdâhaleleri ile özgünlüğünü kaybetti ve Mimar Sinan tarzından ve bütünlüğünden uzaklaştı,
 - 1808’de, kubbe yazısının rengi ve Hattat Mustafa Nakşî tarafından yazının Karahisârî uslûbü değiştirildi,
 - Kubbe, Abdülmecid döneminde geçirdiği tâmirle değişime uğradı ve Fossati kardeşler tarafından barok süsleme yapıldı ve Mimar Sinan câmileri tahrîf edildi,
 - Selimiye Câmii seküler ve modernite anlayışına göre tezyîn edildi…
 
ve buna benzer, arşiv, belge ve hiçbir bilimsel altyapısı olmayan ve restorasyon kurallarına uymayan iddialar ile kendi tasarladıkları projeleri yine kendileri uygulamak üzere Selimiye Câmii kubbesine müdâhale ettiler.
Edirne Selimiye Câmii, Sultan III. Mustafa devrinde, 1762 yılında bilinen ilk restorasyona alındı. Selimiye’nin kubbe yazı ve süslemeleri, Osmanlı Arşivleri’nde bulunan ve yapılan restorasyonu detaylı bir şekilde açıklayan ‘Keşf-i Sânî’ defterlerinden ‘Nakkaş Acem Mânî’ ve ekibi tarafından restore edildi. Nakkaş Acem Mânî, restorasyonunu Tebriz usûlü klasik dönem Osmanlı süslemeleri ile yaptı. Osmanlı dönemi tarihi eserlerde tamir sonrası yazılan raporlarda camide herhangi bir değiştirme, orjinali değiştirilip yeniden uygulama olduğunda ‘müceddeden’ ifadesi yer almaktadır. Orijinali tekrar uygulandığında ise raporda genelde ‘Heyet-i asliye üzere, tarz-ı kadîm üzere ve vaz’-i kadîm üzere eser ihya olundu.’ Yani ‘Selimiye Camii, aslına uygun, kadim tarzda ve olması gereken şekilde ihya edildi.’ ibaresi yer almaktadır. Selimiye Camiinin 1762 restorasyonu sonrası Keşfi Sânî Defteri raporlarında müceddeden ibaresi sadece caminin batısındaki su terazisi ile Meyve Hanı avlusunda olan şadırvan için kullanılmıştır. 1762 restorasyonunda Selimiye Camii’nde değiştirilen ve yeniden yapılan başka hiçbir şey olmamıştır. (BOA, Evkâf Haremeyn Muhasebesi Defterleri (EV.HMH.d), 5318, 21 Ca 1176 / 8 Aralık 1762.)
1762 yılında aslına uygun restore edilen Selimiye Câmii, Sultan II. Mahmud döneminde 1808 yılında ikinci defa restorasyona alındı. Kubbe yazılarının kalıbını, Mevlevî şeyhi, şâir, aklâm-ı sittede hattat, bestekâr ve neyzen olan Nakşî Mustafa Dede aslına uygun bir şekilde hazırladı ve tezyînâtı da heyet-i asliye üzere yapıldı. (Kubbe yazıları ve süslemelerinin aslına uygun yapılmadığı iddiasına dâir ise hiçbir belge ve arşiv bulunmamaktadır.)
Söz konusu 1808 yılındaki restorasyonda kubbe süslemelerini ve yazılarını gösteren bir gravür Rus Bilimler Akademisi arşivinde yer almaktadır. Bu gravür Selimiye’nin kubbe yazı ve süslemelerini 1762 yılına yani 263 yıl öncesine tarihlemektedir. Çar I. Nikolay’ın kütüphanecileri Fransız asıllı Charles Sayger ve Auguste Joseph Desarnod’un, 1829-1830 yılları arası, Dimetoka, Edirne ve Kuzey Trakya ile ilgili hazırladıkları 55 gravürlük albümde Edirne Selimiye Câmii’nin kubbe tezyînâtı kesitini gösteren gravür şöyledir:
1829-1830 Sayger-Desarnod Albümü - Rus Bilimler Akademisi
Sultan Abdülmecid döneminde (1839-1861) Selimiye Câmii’nin restorasyona ihtiyâcı olmadığı için Selimiye Câmii’ne herhangi bir işlem yapılmadı. Fossati Kardeşler (Gaspare ve Giuseppe Fossati), Rus Çarlığı tarafından, gösterişli bir saray yaptırılmak üzere İstanbul’a gönderildi. Fossati Kardeşler, İstanbul’da 1837-1858 yılları arasında kilise, tiyatro, arşiv binâsı gibi farklı binâlar inşâ ettiler. Bu süre içerisinde İstanbul’da ikāmet eden Fossati Kardeşler’in câmi olarak yaptığı tek restorasyon çalışması ise Ayasofya Câmii’dir. Fossati Kardeşler yaptıkları çalışmaların gravürlerini kitap hâlinde de yayınladılar. Günümüzde var olan bu kitapta Fossati Kardeşler’in Ayasofya Câmii dışında hiçbir câmide restorasyon çalışmaları bulunmamaktadır. ‘Abdülmecid dönemi sıkıntılı bir dönemdi, Fossati Kardeşler bu dönemde Mimar Sinan câmilerini tahrîf ettiler’ iddialarının ise asılsız söylentilerden ibâret olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca 1860 yılında Süleymaniye Câmii restore edilirken Fossati Kardeşler İstanbul’da değildi. (Semavi Eyice, ‘Fossati, Gaspare Trajano’, TDV İslam Ans., İstanbul 1996, c. 13, s. 170-173)
Sultan II. Abdülhamid döneminde 1883 yılında üçüncü defa restore edilen Selimiye Câmii’nin kubbe yazılarının şablonlarını, sülüs, nesih, talik, kûfî ve dîvânî nevilerini yazan Hattat Hacı Hayri Efendi yenilemiştir. (Ahmed Bâdî Efendi, Riyâz-ı Belde-i Edirne Eseri Nüshalarında Ravzatü’l-Hattâtîn Bölümü ‘Hayrî’, Beyazıt Ktp. T.Y 10392; Edirne İl Halk Ktp. T.Y 2315) Abdülhamid Han Selimiye Camii’nin restorasyonu konusundaki fermânında şöyle emretmektedir: “Mezbûr kubbelerin icrâ-yı ta’mîr etme esnâsında, izzetlü devletlü vâli paşa hazretleri tarafından dahî bizzat nezâret olunarak, hâl-i kadîmine tağyir îrâs edilmemesi ve âsâr-ı mevcûdesinin hüsn-i muhâfazası…” (Osmanlı Arşivi, ŞD, 106-58) Yâni fermanda; ‘Söz konusu kubbelerin onarımı esnâsında, değerli ve sayın vâli paşa hazretleri tarafından bizzat denetim yapılması; yapıların mevcut hâlinin değiştirilmemesi ve mevcut eserlerin güzel bir şekilde korunması…’ emredilmektedir.
II. Abdülhamid Han, Selimiye Câmii’nin hâl-i kadîminin korunmasını emretmiş, herhangi bir değişikliğe müsâade etmemiştir. II. Abdülhamid Han tarafından çektirilen ve Yıldız Fotoğraf arşivlerinde bulunan 1904 târihli fotoğrafta Selimiye Câmii’nin 1883 yılında restore edilen kubbesindeki yazılar ve süslemeler net bir şekilde görülmektedir:
Edirne Selimiye Câmii’nin 1956 yılındaki restorasyonunda dökülen kubbe sıvaları tâmir edilmiş, sıva raspaları yapılmıştır.
Mimar Prof. Dr. Doğan Kuban’ın riyâsetinde yapılan Selimiye’nin 1983 restorasyonunda kubbenin sıva raspası, sıvası, badanası ve kalem işleri orijinal süslemelerin eski fotoğraflarına göre tamamlanmış, yazıları yeniden ihyâ edilmiştir.
Selimiye Câmii’nin 2021 Kasım ayında başlayan kubbe restorasyonu mevcut arşiv ve belgeler çerçevesinde, bilim kurulunun rehberliğinde ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün onayı ve gözetiminde 2025’in son aylarında tamamlanmıştır. İbâdete açılmayı bekleyen Selimiye Câmii’ne, hukûkî mâhiyeti ve resmî karşılığı tartışma konusu olan Selimiye Tahkik ve Tetkik Kurulu müdâhele etmiş, kubbeyi tamâmen kazıyarak silbaştan teklîf ettikleri projeyi kendileri uygulamak istemişlerdir. Teklîf edilen bu proje ile kubbedeki sekiz adet tazarru ve niyaz duāları yok edilmekte, kubbe ortasında yer alan orijinal yazıya çıkartma ve ekleme işlemi yapılarak yazı tahrîf edilmektedir. Kubbede var olan orijinal yazıda ‘Besmele-İhlâs sûresi-Sadakallâhü’l-azîm ve bellagahû Rasûlühü’l-kerîm ve nahnü alâ zâlike mine’ş-şâhidîn’ yazısı yer almaktadır. Hiçbir şekilde anlaşılamayan teklifte ise günümüz hattatı tarafından yazılan yazıda ‘Besmele-İhlâs sûresi-sadakallâhü’l-‘azîm ve bellagahu’n-nebiyyü’l-kerîm’ yer almaktadır. Görüldüğü gibi var olan orijinal kubbe yazısından ‘ve nahnü alâ zâlike mine’ş-şâhidîn’ çıkarılmış ve orijinal yazıda olmayan ‘en-nebiyyü’ kelimesi eklenmiştir. Ayrıca yazı zemîni koyu maviden siyaha çevrilerek kubbe çapı da büyütülmüştür.
Selimiye Câmii kubbe yazılarından kazınıp yok edilecek olan tazarru ve niyaz duāları şunlardır:
یا عالما ما فی الصدور Ey gönüllerde olanı/sırları bilen Allâh’ım
یا مجیرا بین النحور Ey canı göğüsler arasında koruyan
یا باقی علی کر الدهور Ey çağlar boyunca bâkî kalan
یا کافی الامور Ey bütün işlere kâfî gelen.
یا شافی الصدور Ey gönüllere şifâ veren
یا حلیما لا یعجلEy acele etmeyen Halîm
یا کریما لا یبخلEy cimrilik etmeyen Kerîm.
Ey nurların nûru! يا نور النور
Yine teklîf edilen garip projede Selimiye Câmii kubbesindeki târihî süslemeler tamâmen kazınarak yok edilmektedir.
Anlaşıldığı kadarıyla, Selimiye Câmii’ndeki yazıları ve tezyînâtı ortadan kaldırmak isteyenlerin asıl maksatları câmiyi aslına döndürmek değil (çünkü tezyînâtın asıl hâliyle ilgili herhangi bir belge ve arşiv bulunmamaktadır), kendi kariyerlerine Selimiye Câmii’ni de eklemektir. Çünkü aynı kişiler daha önce başka târihî câmilerimizde de Osmanlı döneminden kalma birçok yazıyı ve tezyînâtı kaldırarak kendi farazî projelerini uygulamışlardır.
Edirne Selimiye Camii’nin yazıları hakkındaki elimizde bulunan en eski belge 1829-1830 Sayger-Desarnod Albümündeki 196 yıllık gravürdür. Söz konusu gravürde Selimiye camiinin yazıları ve süslemeleri net bir şekilde gözükmekte olup günümüz yazı ve süslemeleri ile tıpatıp aynıdır ve 200 yıl boyunca yazılar ve süslemeler hiç değişmemiştir. 1829 yılı gravüründen önce de kubbe yazılarının ve süslemelerinin değiştirildiğine dair hiçbir belge ve arşiv yoktur. Bu yönüyle de kubbe yazılarının ve süslemelerin günümüzdeki orijinal hâli, 1762 restorasyonuna kadar yani 263 yıl geriye tarihlenmesinde hiçbir sakınca yoktur. Hiçbir bilimsel veriye, arşive ve belgeye dayanmadan Edirne Selimiye Camiine farazi ve hayali yeni bir teklif projesiyle Mimar Sinan Tarzı uydurmak indî, keyfî ve ben yaptım oldu anlayışından başka bir şey değildir. Edirne Selimiye Camii’ndeki 263 yıllık kubbe yazıları ve süslemeleri tamamen kazınıp yok edildiği takdirde sanat tarihimizin geçirdiği evreleri gösteren çok önemli bir örnek yok edilmiş olacaktır. Eğer bu anlayış benimsenirse ve Osmanlı’nın Batı etkisi eserlerinin klasik dönem anlayışından farklı olduğu için yok edilmesi gerektiği görüşü yayılmaya başlarsa sayısız mimari eserimiz için büyük bir facia yaşanacaktır. Ayrıca bu tahmini ve farazî uygulama ile UNESCO Dünya Miras Listesi çerçevesinde Üstün Evrensel Değer’e zarar verecek müdahaleler, Selimiye Camii’nin statüsünü riske sokabilecek ve büyük ihtimalle Dünya Miras Listesi’nden Selimiye Camii’nin çıkarılması sonucunu doğurabilecektir.
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
                        
        
        
Mesaj Bırak