Dünyâda 7,6 milyar nüfûsun yarısından fazlası internet kullanmaktadır. Yaklaşık 5 milyar bireyin mobil telefonu var ve mobil telefon üzerinden 2,5 milyardan fazlası internete girmektedir. Dolayısıyla dünyâ nüfusunun üçte biri mobil internet kullanıcısıdır. Dijital dönüşümün hızla gerçekleştiğini dijital iletişim sürecinin sürekli kullanımından rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz. 1 dakîka içerisinde Twitter’da yaklaşık 360 bin tweet atılmaktadır. Gündelik veri alışverişi artık dijital iletişimle gerçekleşmektedir.1
Yukarıda arz ettiğimiz bilgiler 2019 yılına âit verilerdir. Bu târihten sonra insanlık olarak geçirdiğimiz pandemi süreci bütün insanlığın, özellikle internet üzerinden eğitim ve öğretim faaliyetini gerçekleştirmelerinden dolayı çocukların ve gençlerin hızlı bir şekilde dijital teknoloji bağımlısı olmasına sebep olmuştur. Tabii ki bundan sâdece çocuklar ve gençler değil yediden yetmişe toplumun bütün katmanları; kadın-erkek, yaşlı-genç, esnaf-memur, işçi-köylü, sporcu-öğrenci nasîbini fazlasıyla almıştır. İnsanlık artık bütün işlerini dijital dünyâdan halleder hale gelmiştir. İstesek de istemesek de artık dijital teknolojiyi kullanmak hayâtımızın ayrılmaz bir parçası hâline gelmiştir.
Hayâtımızın bir parçası haline gelen dijital hayat ölçülü kullanılmadığı için sorunlu hale geldi. Hattâ insanların hayâtını tamâmen işgâl etti. Tehlike sinyalleri vermeye başladı. Çünkü bu alanı da diğer her şeyde olduğu gibi ifrat ve tefritten uzak olarak kullanmak gerekirdi. Eskilerin dediği gibi, her şeyin azı karar çoğu zarardı.
Artık her yerde, hayâtın her ânında; yemekte, derste, otobüste, sokakta, evde, odamızda, câmide, sohbet ânında, düğünde dernekte, kısaca her yerde insanlar gerekli gereksiz dijital dünyâ ile meşgûl oluyor. İşin en garip ve tehlikeli boyutu ise orada hiçbir ölçü olmadan her türlü bilginin mevcut olmasıdır. Ölçüsüz, sınırsız, kuralsız, kâidesiz, âdabsız bir dünyâ.
Dijitalizmin hayâtımızı bir anda sarmalaması aklıma Kur’ân’ımızın şu âyetini getirmektedir: “Nihâyet Ye'cûc ve Me'cûc'ün önü açıldığı zaman her tepeden akın ederler.”2 Hattâ rivâyetlere göre; her tarafı işgâl ederler. Tüm yiyecek ve içecekleri kirletirler. Fitne çıkarırlar. Her şeyi ifsâd ederler.
Bir de şu rivâyeti hatırlatır: “Âhir zamanda deccal sofrasını kurar. Onun sofrasına çok az kişi hâriç herkes oturur.” Deccalın ve deccalların en büyük özelliği bâtılı yaldızlayıp hak diye göstermeleri ve insanları kandırmalarıdır. Olaya bu açıdan yaklaştığımız zaman, sosyal medya herkesin tezgahını serdiği ve ne hüneri varsa pazarladığı ve sunduğu uluslararası bir panayıra, şölene, karnavala, ihtifâle ya da çarşıya dönüşmüş durumdadır. Hâliyle böyle bir ortamda deccal ve avenelerinin büyük bir pazar payı kaptığında şüphe yoktur. Bu arenada bâtıl yaşam tarzları ve gereksinimlerini pazarlamada da sınır ve ölçü yoktur. Her yere, en mahrem alanlara dahi girmiş durumdalar. İsterseniz bir âhir zaman fitnesi olarak dijitalizmin hâkimiyetine, işgâline ya da bize pazarlamak istediği yeni hayat tarzlarına bir göz atalım.
Dijital Aile
Ailede her birey, elinde bir telefon kendi dijital dünyâsıyla meşgûl. Kimin hangi kanalda ne yaptığını aile reisi ve evin annesi bilmezler. Çünkü onlar da dijital olarak meşgûldürler. Artık ortak sohbet yoktur ailelerde. Sorulan sorular ya duyulmaz ya ikinci üçüncü soruşta cevaplanır. Ya da kısa ve kestirmeden ama kızgın bir ses tonuyla cevaplanır. Uyku saatleri gibi disiplin gerektiren her şey bozulmuş, yatma kalkma saatleri tamâmen düzensiz bir hal almıştır. Asıl önemli olan aileyi bir arada tutan dayanışma rûhu yerini tamâmen bireyselleşmeye bırakmıştır. Artık ailenin güçlü bağları dijitalizme kurban verilmiştir. Sıla-i rahim yâni akrabalık ilişkileri sâdece zorunlu hallere; düğün, tâziye vs. gibi durumlara indirgenmiştir.
Eğitim Kurumları (Dijital Eğitim)
Maksadımız anaokulu, ilkokul, orta öğretim, üniversite, Kur'ân Kursları, medreseler, vakıflar gibi bilumum yaygın ve örgün bütün eğitim kurumlarıdır. Bunların büyük bir kısmı son zamanlarda bizzat dijital eğitimi tercih etmektedirler. Ancak kastımız zorunlu dijital eğitimin dışında tüm kademedeki öğrencilerin sosyal medya ağlarıyla maksadından fazla meşgûl olmasıdır.
Gençlere bâtıl hayâtın yaşam tarzını pazarlayan youtube, facebook, instagram, tiktok, twitter ve adını bilmediğimiz ve tehlikesinin farkında olmadığımız nice zararlı dijital ortam deccala hizmet etmektedir. İfsatla da Ye’cûc ve Me’cûc’ün görevini üstlenmektedir.
İbadethaneler (Dijital Din)
Şüphesiz câmileri, mescitleri kastediyorum. Artık buralarda meşgûliyet Kur’ân okuma, tesbih çekme, tefekkür, ders halkası vs. değildir. Câmiye giren cemaat elinde cep telefonu dünyâlık herhangi bir meşgûliyet içerisindedirler. Namaz sayılan hutbe okunurken bile cep telefonuyla meşgûliyetlerin artış göstermesi dikkatimizi çekmektedir. Geçmiş zamanlarda şeytan mü'minin ibâdette dikkatini dağıtmak için farklı metotlar kullanıyordu. Artık şeytan da dijital dünyâ üzerinden mü'mine yüklenmektedir. Anlayacağınız artık ibâdethânelerimiz de dijital işgal altındalar.
Ticarethaneler (Dijital Ticaret)
Artık şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki ticârethânelere dijital dünyânın hâkimiyetinden çok, dijital dünyâya ticaret hâkim olmuştur. Reklamdan pazarlamaya, havâleden fatura ödemeye, ürün siparişinden iadesine kadar ticâret tamamen dijitalleşmiştir. Artık herkes her türlü ticâreti; helâl, haram, doğru, yanlış, gerçek, sahte, yasal, gayrı yasal her türlü ulusal ve uluslararası ticâreti yapabiliyor.
Yerleşim Yerleri (Dijital Mekânlar)
Dijitalizmin eli artık her yere uzanmaktadır. Şehir, köy, kasaba arasında bir fark yoktur. Dünyânın adı sanı duyulmamış herhangi bir köyünden bir anda herkes haberdâr olabilmektedir.
Sosyal Hayat ve Mahremiyet (Dijital Hayat)
Şeytanın, Deccal’in, Ye’cûc ve Me'cûc’ün dijital âlemde en etkin olduğu yer burasıdır. Her türlü paylaşım bulunmaktadır. En mahrem alanlar, işlenen günahlar. Ar veya hayâ damarlarının çatlamasından ortaya saçılan mide bulandırıcı manzaralar. Sevgili Peygamberimiz (sav) ve bütün peygamberlerin insanlığa söylediği “Utanmadığın zaman dilediğini yap.” hadisinin tam tecellî ettiği, utanmazların cirit attığı bir alanın en canlı ispâtı. İşin en can yakıcı olan tarafı da bu alanların çocuklarımız ve gençlerimize saçtığı tehlikelere karşı hiçbir tedbirin alınmamasıdır. Üzülerek belirtelim ki bu alan ateist, ataist, deist, satanist, uyuşturucu baronları, fuhuş çeteleri, her türlü kumarbaz hilekâr ve sahtekârların hâkimiyetindedir. Çok büyük bir tehlike arz etmektedir.
Ayrıca kendini sosyal medyanın yakıcı fitne ateşine kaptıran Müslümanlar da artık hanımlarının, kız çocuklarının fotoğraflarını, ev içi her alanın, yenilen her yemeğin, gidilen her mekânın ve mahrem alanlarının boy boy resim ya da videolarını çok rahat bir şekilde paylaşabiliyorlar. Haramlar hayatlarında normalleşmiş bir hal almaktadır. Bu da dijitalizmin bize yeni bir yaşam tarzı kazandırdığını göstermektedir.
Dijital Gençlik
Özellikle gençlerin hayâtına dijital hâkimiyet daha fazladır. Yolda yürürken, otobüste, evde, yatakta, sofrada her yerde vakitlerinin büyük çoğunluğunu soysal medyanın herhangi bir kanalında geçirmektedirler. Bunlar içerisinde çok zararlı kanallar olduğu bir gerçektir. Özellikle zararlı akımlar, kişiler, şer odakları, bâtıl ideolojiler her türlü tuzaklarını gençlerin nefislerine, inanç dünyâlarına, enerjilerini boşa çıkarmaya hitâp edecek şekilde kurmuşlardır. Ağlarına gençleri düşürmektedirler.
Bu büyük fitneye, Deccal’in sofrasına karşı tedbir almak konusunda devlet idaresinden aileye kadar sorumluluk sahibi her bir ferde görevler düşmektedir. Burada anlatmak istediğimiz teknoloji düşmanlığı yapmak değildir. Bunu kullanmada ölçülü olup onun olumlu yönlerinden istifâde edip tuzaklarına düşmemek ve neslimizi korumaktır. Zîrâ çocuklarını susturmak için onların ellerine telefon tutuşturarak onları dijital dünyânın kucağına iten ve dijitalizmin tehlikelerinden haberdâr olmayan anne babaların hiç de az olmadığı bir gerçektir.
Özet olarak bütün toplum, yeniden bir dijital seferberlik ilan edip oraya hâkimiyet kurmak zorundayız. Medeniyetimizi yok edecek yeni dijital bir dünyâ oluşmaktadır. Dijital bir din, dijital mutluluk, dijital hız, dijital aile, dijital hayat, dijital haz, dijital ahlak, dijital bilim vs. Ya bizim dijital dünyâya hâkimiyetimiz ya da şeytânî ve şer güçlerin hâkimiyeti. Bu konuda hiç kimse başını kuma sokamaz. Ya dijital dünyâya Müslümanca hâkim olur inancımızı, insanlığımızı, kişiliğimizi, kimliğimizi, cinsiyetimizi, medeniyetimizi koruruz ya da kimliksiz, kişiliksiz, cinsiyetsiz, inançsız ve medeniyetsiz bir geleceğe mahkûm oluruz.
Dipnotlar:
[1] Deniz yengin; Teknoloji Bağımlılığı Olarak Dijital Bağımlılık, Dergipark, Nisan, 2019/137.
2 Enbiya 21/96
Ekim 2023, sayfa no: 6-7-8-9
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak