Ara

Ahlâkı Güzel Olanlar

Ahlâkı Güzel Olanlar

Kıymetli kardeşlerim!

Ashâb-ı kirâm, Peygamberimize (sav) sordular: ‘Yâ Rasûlallah! Ümmetin içerisinde en fazîletli zümre hangisidir?’ Gece sabaha kadar namaz kılanlar, akşama kadar oruç tutanlar veya ilmi çok olanlar, demedi Efendimiz (sav). ‘Ahlâkı güzel olanlar’1 buyurdu.  

Kişi ahlâklı olmadıktan sonra bütün dünyâyı, yerden gök kubbeye kadar ibâdetle doldursa fayda etmez. Bilhassa bu hususta talebe evlatlarımı uyarıyorum. Nefsinizi ayaklarınızın altına almadıkça okusanız da hiçbir şey olamazsınız. Âlimlerin huzûruna vardığınız zaman dışınızı, evliyâullâh'ın huzûruna vardığınız zaman içinizi düzeltiniz. Çünkü Hak dostları, Allâh’ın nûruyla nazar ederler.

Üstâdımız Sâmî Efendi (ks), parmağını kaldırdı ve şöyle buyurdu: ‘Şâyet okuyan bir kardeşimiz, sırf rızkını temin için okuyorsa herhangi bir feyz alamaz. Rızkı, Rezzâk-ı Âlem olan Allah zü’l-Celâl veriyor. Okumayan aç mı kalıyor? Şâyet o kimse, rütbe ve şeref için okuyorsa ona ibâdet ediyor, ona itâat ediyor demektir. O da bir şey alamaz. Sırf Mevlâ rızâsı için tâlib-i ilim olana hem rızık mıknatıs gibi yapışır; hem de feyz sağanak sağanak yağar. Hz. Ali Efendimiz (ra) şöyle buyuruyor: ‘İlim talebinde olanları, dünyâda rahatlık arar bulur. Âhirette de cennet arar bulur.’

Bu yüzden kardeşlerim, yegâne amacımız, Mevlâmızın rızâsı olsun. Gelmemiz O’nun için, gitmemiz O’nun için, vermemiz O’nun için, hülâsa bütün amellerimiz Allah rızâsı için olsun.

İnsan iki şeyden meydana gelmiştir: Ruh ve nefis. Ruh âlîdir, yücedir. Nefis ise süflîdir, alçaktır. Rûhun ahlâkı dâimâ, aslı gibi kudsîdir, nûranîdir. Nefsin ahlâkı da zulmânîdir. Kendisinde rûhâniyyet gālip olanlarda, ahlâk-ı hasene (güzel ahlâk) gāliptir. Nefsâniyyet gālip olanlarda ise ahlâk-ı seyyie (kötü ahlâk) gālip olur.

Rahmetli babam Es'ad-ı Erbilî’nin (ks) halîfesi Şeyh Mustafa Hulûsî Efendi (ks), şöyle söylerdi:

‘Cenâb-ı Hak, mahlûkâtı yaratınca sordu: İçinizden bir kısmı; yemeyecek, içmeyecek, uyumayacak, erkeklik, dişilik yok. Nûrânî varlıklar olacak ve devamlı ibâdet hâlinde bulunacaklar. Bu vasıflara kim sâhip olmak ister?

‘Melekler, biz olmak isteriz, dediler, yeter ki ehl-i cehennem olmayalım.’

Diğer bir kısım, yiyecek, içecek, uyuyacak, her zevkini tatmin edecek, onlara azap olunmayacak, sonunda toprak olacaklar. Kim bu vasıflarda olmak ister? Hayvanlar, ‘biz bunu isteriz’ dediler.

Diğer bir kısım için de, hem dünyâda lezzet var, hem de âhirette cennet var. Allâh’ın cemâli var. Ancak onların karşısına nefisle, şeytanı dikeceğim. Eğer gālip gelir de îmanlarını yürütebilirlerse ehl-i cennet olacaklar. Bu vasıfları kim ister? Hz. Âdem (as) ‘Ben isterim’ dedi. Hz. Muhammed Mustafa (sav) ‘Ben isterim’ dedi. ‘İnsanlar, biz isteriz’ dediler.’

Bu iki grubun ortasında olan insanoğlu, bazı vasıflarda meleklerin de hayvanların da kardeşi oluyor. Her ikisine de benzerliği var. İbâdet, itâat, namaz, oruç, hac, zekât, zikir, fikir bakımından meleklere benziyor. Yemede, içmede, uyumada, erkeklik ve dişilikte hayvana benziyor.

Şâyet insanoğlu nefsine esîr olmaz ve Allah yolundan ayrılmazsa meleklerden bile üstün olur.2 Aksine sapıklığa düşerse ‘hayvanlardan daha aşağı’3 bile olabilir. Zinâyla, kumarla, içkiyle, ana-babaya isyânla ve diğer günahlarla kendi elini-kolunu bağlar ve böylece cehenneme düşer.

Kardeşlerim gelin; Allâh’ın (cc) rızâsı için ibâdetle, itâatle, zikirle, şükürle dolalım, meleklerden efdal olalım. -Allah muhâfaza- fenâlıkla meşgûl olup hayvanlardan olmayalım. Hayvanlardan daha ziyâde sapıklığa düşenlerden olmayalım. Çünkü kâfirler bile âhirette hayvanlara gıpta edecekler, ‘Keşke biz de toprak olsaydık’4 diyecekler.

İnsanoğlunun işi de pek kolay değil. Mevlânâ Hazretleri (ks) bu durumu bir misâlle şöyle izah ediyor: ‘Ben bir ejderha gördüm. Yuvasında bir bülbülü yemek için ağzını açmış; bir kuzuyu da kurt yakalamış. Başlarında bir çoban da sopasını kaldırmış bekliyor. Ejderha da kurt da çobanı dikkatle takip ediyorlar. Bir fırsat bulsalar hemen saldıracaklar.

Vücut halkasının içindeki nefis ejderhası, ibâdet u tâat bülbülünü yemek için ağzını açmış bekliyor. Şeytan da kurt, îman kuzumuzu parçalamak için fırsat kolluyor. Akıl ise çoban, ikisini de korumaya çalışıyor.’

Evet kardeşlerim! İman reis-i cumhur, akıl da başbakan olursa, ahlâkî güzellikler de bakanlar olursa, vücut ülkemizde îmânın hâkimiyeti gerçekleştirilmiş olur.

Allâh'ımız îmânımızı vücûdumuzda ve bütün benliğimizde hâkim kılsın! Âmîn!

Hamdolsun âlemlerin Rabbi olan Allâh’a!

Dipnotlar:

1 Müslim, Sünen, c. IV, s. 1810.

2 Tîn, 95/4-5.

3 A'raf, 7/179.

4 Nebe, 78/40.

Aralık 2024, sayfa no: 42-43

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak