“Kim ilim öğrenme arzusuyla bir yola girerse, Allah (cc) bu sebeple ona Cennet’e giden yolu kolaylaştırır.”1
“Yolculuk” bize yabancı, garip bir kelime değil. Bu dünyâda hepimiz yolcuyuz. Hayâtımız ruhlar âlemiyle başlayan, dünyâ hayâtıyla devâm eden ve kabir hayâtı sonrasında âhiret hayâtıyla sonsuzluğa uzanan bir yolculuktan ibâret değil mi?
Yolculuk. Eski ifâde ile Seferîlik… Her zaman ve zeminde geçerliliğini koruyan İslâm, yolculuğa önem ve yer vermiş, yolculukta ibâdet konusunda bâzı kolaylıklar göstermiş, hayâtın ayrılmaz parçası olan yolculukla ilgili fıkhî hükümler ve tavsiyeler, hadis ve fıkıh kitaplarında ayrıntılı bir şekilde yer almıştır. Yolcunun mânevî sigortası niteliğindeki “yolculuk duâsı”nın her yolculuğa çıkışta okunması tavsiye edilmiştir.
İslâmî anlayışımızda yolcunun duâsı makbûl sayılmış, yolcuyu ağırlamak, yolda kalmışa yardım etmek tavsiye edilmiş, misâfirperverlik ve ikramseverlikten övgüyle söz edilmiş, yolcu zekât almaya bile lâyık görülmüştür.
Kur’ân-ı Kerîm, ibret alınması için yolculuğu mü’minlere tavsiye etmiş, yolculuğun ilmî açıdan değerlendirilmesini, bu vesîle ile târihî olayların ibret ve tefekkürle incelenmesini öğütlemiştir. “Yeryüzünde yürüyün. Gerçekleri yalanlayanların acı sonuçlarına bakın (ibret alın).” buyurmuştur.2
Hayat şartlarının gereği olarak maddî, ticârî, iktisâdî, siyâsî, tıbbî, sportif, diplomatik, turistik ve benzeri amaçlarla yapılan yolculuklar yanında; sâdece ulvî ve mânevî amaçlarla yapılan yolculuklar da vardır. Cihad yolculuğu, hac ve umre yolculuğu, dâvet ve irşad yolculuğu, hicret yolculuğu ve ilim yolculuğu gibi…
İlim Yolculuğu
Bu yolculuklar içerisinde “ilim yolculuğu”nun apayrı bir önemi vardır. İlmî seyahat; ilim adamlarıyla görüşme, ilmî eserlerle tanışma, yeni araştırma ve inceleme yapma amacıyla ülke içinde veya dışında ilmî arayış çabasıdır.
Dâimâ “Yâ Rabbi! İlmimi artır.” şeklinde duâ eden ve ilme doymayan ilim tâlibi, hayâtının sonuna kadar kendini “talebe” olarak görürse, eline geçirdiği her yeni eser ve tanıştığı her ilim adamı onun ilmî zenginliğinin artmasına vesîle olur.
Hadis Âlimlerinin İlim Yolculuğu
Peygamberimiz’in (sav) mübârek hadîs-i şeriflerini öğrenme ve yayma yolunda yapılan ilim yolculukları sahabe-i kiram döneminde başlamıştı. Kendilerini îman, dâvet ve irşad erbâbı olarak görevli kabûl eden sahabe-i kiram, bir taraftan Allah Rasûlü’nden elde ettikleri mânevî prensipleri yaymaya gayret ederken, diğer taraftan bizzat Peygamberimiz’den (sav) duyma fırsatı elde edemedikleri hadîs-i şerifleri öğrenmek için ilmî seyahatler yapmışlardır.
Söz konusu olan Rasûlullah (sav) ve O’nun mübârek sözleri olunca; bu uğurda büyük sıkıntılara göğüs gerilmiş, yüzlerce kilometre tutan mesâfeleri arşınlamak göze alınmış, İslâm toprakları karış karış gezilerek hadîs-i şerifler son derece titizlikle tesbit edilip hem yazıya hem de hâfızalara kaydedilmiştir.
Hiçbir maddî gâye taşımaksızın sâdece değerli sahabî Ebu’d-Derda hazretlerinden hadis öğrenmek için Medîne’den kalkıp Şam’a gelen bir zâtın ilim yolculuğunu, mûteber hadis kitapları şöyle nakleder:
Kesir b. Kays anlatıyor: Şam Mescidi’nde Ebu’d-Derda (ra) ile birlikte oturuyorken bir adam geldi.
- Ey Ebu’d-Derdâ! Allâh’ın Rasûlü’nden naklettiğini duyduğum bir hadîs-i şerîf için Medîne’den, Rasûlullâh’ın şehrinden buraya geldim, dedi. Ebu’d-Derda:
- Başka bir iş için gelmedin mi? dedi. Adam:
- Hayır, dedi. Ebu’d-Derda:
- Ticâret için de mi gelmedin? dedi. Adam:
- Hayır, dedi. Ebu’d-Derda:
- Bu hadisten başka bir geliş amacın da yok. Öyle mi? dedi. Adam:
- Hayır, dedi. Bunun üzerine Ebu’d-Derda (ra) şöyle dedi:
- Buraya gelişinin sebebi nedir? diye sordu. Ben de:
- İlim arzusu, dedim. Safvan şöyle dedi:
- Ben Allah Rasûlü’nün şöyle buyurduğunu işittim: “Kim ilim arzusuyla evinden çıkarsa; onun bu tavrından râzı oldukları için melekler ona kanatlarını yayarlar.”6
Dipnotlar 1 Müslim, Zikir 11. 2 En’am, 11.; Nahl, 36.; ayrıca bkz: Neml, 69.; Rum, 42. 3 Ebû Davud, İlim 1; Tirmizî, İlim 19; Darimî, Mukaddime 32; İbn Mâce, Mukaddime 17; İbn Abdilberr, Camiu Beyani’l-IIm: 1/35; Hatip, Rıhle: s.77 no:4. 4 Buharî, İlim 19; el-Edebü’l-Müfred: 2/427; 4/574; Hatib, Rıhle: s.109 No: 31. 5 Humeydî, Müsned: No: 384; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 4/153; Hatib, Rıhle: s.118 No: 34. 6 Humeydî, Müsned: No: 881; Darimî, Mukaddime 32; İbn Mâce, Mukaddime 17 No: 226; İbn Hıbban, Sâhih: 1/152 No: 88; Hakim, Müstedrek: 1/100; İbn Abdilberr, Camiu Beyani’l-IIm: 1/32; Hatib, Rıhle: s. 83 No:7. 7 Hatib, Rıhle: s.89 No: 15; İbn Salah, Ulûmu’l-Hadis: s.247 (thk Nureddin Itr, III. bsk. 1998) 8 Hatib, Rıhle: s.96 No: 27. 9 Hatib, Rıhle: s.86 No: 9
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak