Ara

Hicrette Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh)

Hicrette Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh)
Hemen bütün Medine’de bulunan Ehl-i İslâm yerlerinden hânelerinden sıçrayıp silâhlarını alarak Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretlerini istikbâle koştular. “Harra” denilen mahalde Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-‘e kavuştular. Sonra Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretlerini Medine yolundan sağ tarafa “Kuba” cihetine tevdil-i istikametle Kubâ’da Beni Avf bin Ömer’in hanesinde misafir oldu. Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-‘in ziyaretine ve “Hoş Âmedî”ye gelenlere Hz. Ebû Bekir –radıyallahu anh- mülâkat edip bakardı. Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri ise gayet temkinli ve sükût bir halde bulunur idi. Hatta Ensardan ve Medine ahalisinden önce Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-‘i görmemiş olanlar Hz. Ebû Bekir’i peygamber zanniyle Hz. Ebû Bekir’e selâm ve tahiyyat eder idi. Tâki, Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretlerine güneş isavet edip de sonra Hz. Ebû Bekir –radıyallahu anh- kendi ridâsiyle Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretlerine gölgelik yaptığında Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretlerini tanıdılar. Kuba’da İnşâ Edilen Mescid Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri ondört gece Kuba’da kaldılar. Hakkında, Tevbe Sûresindeki; “… Takva üzerine kurulan mescit …” meâlindeki âyeti celile[1] nâzil olan Kuba Mescid-i Şerifini te’sis ve bina buyurdu. Ve mescid-i mezkûr’da namazı edâ eyledi. Sonra Cuma günü kuşluk vakti râhilesi yani hecin devesine binerek Medine-i Münevvere’ye müteveccihen hareket buyurdu. Medine-i Münevvere’ye dâhil olup şimdiki Mescid-i Saâdet’in bulunduğu mahalle vasıl olduğunda devesi orada çöktü ve o mevkide oturdu. Deve çöktüğünde: - “İnşaallah burası bizim menzilimiz ve makamımızdır.” buyurdular. Resûl-i Ekrem –sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Medine-i Münevvere’de muhâcirin ile ensar arasında kardeşlik muâhâtını, dostluğunu vücûda getirmişti. Müslümanlar Medine’ye vardıktan sonra emnü emâne kavuşmuşlardı. Müslümanlar için bir mescid te’sis edilmesi düşünülmüş, iki yetime ait arsa Mescid-i Şerif için münasip görüldüğünden bu iki yetim arasını Resûl-i Ekrem –sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e hediye etmek istemişler ise de O, “yetim malını katiyyen kabul edemeyeceğini” beyân etmiş, Hz. Ebû Bekir –radıyallahu anh- da bu arsanın bedelini ödemiştir. Devam edecek. “Hazreti Ebû Bekir Sıddîk (ra)” kitabından alınmıştır. [1] Tevbe Sûresi / 108. Mahmut Sami Ramazanoğlu (ks)

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak