Ara

Gül Kokusunu Gönüllere Nakşeden Bir Velî: Yahyalılı Hacı Hasan Efendi (ks)

Müslümanlar Hz. Peygamber’i (sav), vahyi/Kur’ân-ı Kerîm’i anlamaya ve vahyin çizdiği çerçeve içerisinde hayâtı anlamlı kılabilmeye açılan bir kapı olarak görmüşlerdir. Bu sebeple İslâm’ın ana kaynağı olan Kur’ân-ı Kerîm’den sonra Hz. Peygamber’in (sav) söz, fiil ve takrirlerini ifâde eden Sünnet-i Seniyye’yi dînin ikinci kaynağı olarak kabûl etmişlerdir. Sûfîler ise maddî olarak aramızdan ayrılan Hz. Peygamber (sav) ile hemhâl olabilmek için O’nun (sav) sünnetine sarılmayı ve mânevî şahsiyetinden istifâde edebilmek için salât ü selâmlar ile O’nu (sav) yâd etmeyi bir vazîfe olarak benimsemişlerdir. Bununla sûfîler Hz. Peygamber’in (sav) sünneti ve mânevî şahsiyetiyle bir yakınlık elde ederek, Kur’ân-ı Kerîm’in ana hatlarını belirlediği, dünyâ-âhiret dengesi üzerine kurulu hayatlarına adâletten şaşmadan dünyâyı ihyâ etme duyarlılığıyla yön vermeyi hedeflemişlerdir. Sûfîlerin bu konudaki hassâsiyetlerini yirminci yüzyılda büyük bir özveriyle sürdüren önemli isimlerden birisi de Yahyalılı Hacı Hasan Efendi (ks)’dir. O, Hz. Peygamber’in (sav) pak neslinden olması bir yana, Hz. Peygamber’in (sav) ‘Kur’ân Ahlâkı1 olarak târif buyrulan güzel ahlâklarını her nefesinde idrâk edip hayâtına bu şuurla yön verme gayretinde olan bir gönül eri olarak ve kalplerde müstesnâ bir yer edinerek bu fânî âlemden ebedî âleme göç etmiştir. Hacı Hasan Efendi’nin (ks) hayâtını; ‘Hz. Peygamber’i (sav) tanımak, O’nu (sav) anlamak, O’nun (sav) yaşadığı gibi bir hayâtın peşinde olmak ve O’nu (sav) bütün insanlığa sevdirmek’ şeklinde özetleyebiliriz. Herşeyden önce Hacı Hasan Efendi (ks) vahyin yâni Kur’ân-ı Kerîm’in Hz. Peygamber’in (sav) kalbine indirildiğini, O’na (sav) itâati bizzat Kur’ân-ı Kerîm’in emrettiğini ve Allah Teâlâ’nın sevgisine giden yolda Hz. Peygamber’in (sav) sevgisine muhtâc olduğumuzu ifâde ederek2 müslümanlar açısından Hz. Peygamber’in (sav) önemini dile getirmeye çalışmıştır.3 Ona (ks) göre söz, davranış ve düşünce dünyâmız ne kadar Hz. Peygamber’e (sav) benzerse bu dünyâda o kadar mutlu olur, âhirette de ebedî saadete ulaşırız.4 Yahyalılı Hacı Hasan Efendi (ks), Hz. Peygamber’i (sav) sevmek iddiasından öte O’nun (sav) yaşadığı gibi bir hayat yaşayabilmek için gayret gösterilmesi gerektiğinden bahsetmiştir. Bunun için bilgi donanımı, ihlas ve edebe riâyet gibi konuların önem arz ettiğini ifâde etmiştir. Asrımızın Yûnuslarından olan Hacı Hasan Efendi (ks), Hz. Peygamber (sav) gibi dünyâya değer vermeyen, başkalarını kendisine tercih eden, fedâkâr, vefâkâr, merhametli, ilme düşkün, kardeşine hizmeti dünyâ-âhiret yatırımı olarak gören ve bütün insanlığın kurtuluşu için gayret gösteren kişiliğiyle Hz. Peygamber’e (sav) ittibâ etmenin elle tutulur gözle görülür bir numûnesi/örneği olarak zihinlerimizdeki seçkin yerini almıştır. O (ks), Hz. Peygamber’i (sav) sevme ve O’na (sav) itâat etme konusunda hiçbir şey söylemeden bu dünyâdan ayrılmış olsaydı dahi yaşadığı hayâtı ile Hz. Peygamber’i (sav) nasıl modelleyeceğimiz konusunda bize ışık tutup bu alandaki görevini yapmış olarak aramızdan ayrılan birisi olacaktı. Hasan Efendi (ks), sünnete riâyetinin yanında Hz. Peygamber’e (sav) itâatin ölçülerine de değinerek bu konudaki hassâsiyetini gözler önüne sermiştir. O’na (ks) göre Hz. Peygamber (sav) Kur’ân-ı Kerîm’in ete kemiğe bürünmüş şeklidir ve bu sebeple O’nun (sav) hayâtını en ince detaylarına kadar öğrenmek müslümanlar olarak boynumuzun borcudur. Bilgi aşamasından sonra Hz. Peygamber’in (sav) bakışıyla hayâta bakıp ahlâkımızı O’nun (sav) güzel ahlâkına benzetmekse Hacı Hasan Efendi’ye (ks) göre bu konuda ikinci aşamayı temsîl etmektedir. Sohbetlerinde âyet-i kerîmelerin hemen akabinde konuyla ilgili hadîs-i şerifleri paylaşması ve dînin aslî kaynağı olarak naklettiği bütün bu naslara hayâtında eksiksiz yer vermesi yâni inandığı gibi yaşama gayreti O’nun (ks) bu konudaki görüşlerini özetler mâhiyettedir. Yine bu büyük gönül insanı (ks), Hz. Peygamber’den (sav) gerektiği şekilde istifâde edebilmek için O’na (sav) duyduğumuz sevginin en üst seviyede olması gerektiğinden bahsetmiştir. Kendisi, Hz. Peygamber’i (sav) zikrettiği her mecliste, her sözünde, her yazısında mutlaka ‘sallallâhu aleyhi ve sellem’, ‘Efendimiz’, ‘Peygamberimiz’,Sultânımız’ gibi ifâdelerle Peygamberimize (sav) hürmetini ifâde etmiştir. O’nun (ks) bu hassâsiyetiyle; Hz. Peygamber (sav) ile ilgili kullanılması tavsiye edilen bu cümleleri basit gören, Hz. Peygamber’i (sav) bilerek veya bilmeyerek sıradanlaştırmaya çalışan ve günümüzde bir hayli çoğalan insanların tavır ve gidişatlarını tasvip etmediğini ifâde edebiliriz. O (ks) bu tavrıyla, âhir zaman Peygamberi olan sevgili Peygamberimiz (sav) ile aramızdaki bağı güçlü tutmanın yolunun O’na (sav) karşı takınacağımız samîmî ve edeb kurallarına riâyet eden tavrımızla yakından alâkalı olduğu gerçeğini bizlere anlatmaya çalışmıştır. Hacı Hasan Efendi (ks), tasavvufun özünü anlamadan, dînin özüne aykırı davranışları tarîkat ve sûfîlere mâl edenlere karşı Hz. Peygamber’in (sav) yoluna sarılmayı tavsiye etmiştir. O (ks), Abdülhâlık Gocdüvânî’nin (ks) dilinden, yollarının özelliklerini yanlış değerlendirmeye çalışanlara dâir şu uyarıları dile getirmiştir: ‘Peygamberimiz (Sallallâhu Aleyhi Vesellem) ve ashâbının yolunu tâkîb edin. Fıkıh ve hadis öğrenin. Şer’i ölçülerden tâviz vermeyin. Câhil sofulardan da uzak durun. Çünkü fıkhî ölçüleri bilmeyen câhiller insanın ayağını çabuk kaydırır.5 Anadolu’nun gönlü yanık Hak sevdâlı velîsi (ks), Hz. Peygamber’in (sav) mânevî şahsiyetinden O’nun (sav) sünnetine riâyet ederek istifâde edilebileceği hakîkatini dile getirmiştir. Kayseri’de yaşamış Cambazzâde Hacı Bekir Efendi (ks) isimli bir zâttan naklettiği şu olay Hacı Hasan Efendi’nin (ks) bu konudaki kanaatini yansıtması bakımından önemlidir: ‘Bir gün ziyâretine varanlar onu ağlarken bulmuşlar: - Hayrola Efendim, bir musîbet mi var? demişler. -Hayır. Her gün Peygamberimiz’le [Sallallâhu Aleyhi Vesellem] görüşüyordum. Bugün göremedim. Sünnette bir kusurum var elbette ki Efendimiz benimle konuşmadı bugün’ diyerek gözlerinden yaş döküyor. Bir müddet sonra gözleri yumulur, -‘Görüştüm Elhamdülillâh’ diye sevinçle gözlerini açar. Böyle Resûlullah’ta [Sallallâhu Aleyhi Vesellem] fânî olmuş insanlar var içimizde. Elhamdülillâh. Bilmeyenler inkâra kalkışmasın.6 Hz. Peygamber (sav) İle Mânevî Birlikteliğin Anahtarı: Salât ü Selâm Hz. Peygamber (sav) ile iletişim kurabilmenin yolunun O’nu (sav) çok anmaktan, bir başka ifâdeyle O’na (sav) çok salât ü selâm getirmekten geçtiğini söyleyen Hacı Hasan Efendi (ks), bu görüşünü şu şekilde izah etmeye çalışmıştır: ‘Bir kimse neyi çok severse, onu çok konuşur. Bahçeciler meyveden, koyuncular koyundan, malını seven malından çok bahseder. Bir kimse bu dünyevî sevgileri Peygamberimiz’e [Sallallâhu Aleyhi Vesellem] tercih ederse, o zaman şu hadîs-i şerîf’e muhatab olur: ‘Kim benim üzerime salavât okumayı unutursa, mahşer gününde cennetin yolunu şaşırır.’ Allah [Celle Celâluhû] bizi yolunu şaşıranlardan değil Peygamberimiz’i [Sallallâhu Aleyhi Vesellem] çok sevenlerden etsin.’7 Burada Müslümanın psikolojik hâline değinen Hacı Hasan Efendi (ks), salât ü selâmın duâların kabûlüne vesîle olduğunu belirterek Hz. Peygamber’i (sav) anmanın Allah Teâlâ katındaki değerine de işâret etmiştir. O (ks) bu anlamda, işlenen günahlar sebebiyle müslümanın ibâdetlerinden zevk almayacak bir hâle gelebileceğini, bu kasvetli hâlden salavât-ı şerîfelerin mânevî tesiriyle kurtulmanın mümkün olduğunu belirtmiştir.8 Salavât-ı şerîfenin önemini ‘Bir defa bana salavât gönderene, Cenâb-ı Allah on defa rahmet eder9 hadîs-i şerîfiyle izah etmeye çalışan Hacı Hasan Efendi’ye (ks) göre, bir salavâta on defa karşılık verilmesi Hz. Peygamber’in (sav) Allah Teâlâ katındaki değerinden kaynaklanmaktadır.10 Hacı Hasan Efendi (ks), Abdülvehhâb-ı Şa’rânî’den (ks) yaptığı bir nakille Hz. Peygamber’e (sav) salât ü selâm getirmenin faydalarını şu şekilde sıralamıştır: ‘Hatâların affına, derecelerin ref’ine/yükselmesine, amellerin kabûlüne sebep olur. Dünyâ ve âhiret âfetlerine karşı gelir, mâni olur. Kıyâmet günü o kimsenin îmânına Resûl-i Ekrem [Sallallâhu Aleyhi Vesellem] şehâdet eder. Kul hakkı dışında bütün günahların bağışlanmasına ve Şefaat-ı Nebeviyye’ye vesîle olur. Kişi Allah Teâlâ’nın gazabından, azâbından emîn olarak Rahmet-i Hâkk’a mazhâr olur. Salavât okuyanın mizanda sevâbı ağır gelir. Peygamberimiz’in [Sallallâhu Aleyhi Vesellem] Kevser Havzı’ndan kana kana içer. Daha dünyâda iken cennetteki makâmını görür. Âhirete intikâli ânında cennetteki makâmı gösterilir. Salavât meclisleri nurlandırır, fakirlik ve sıkıntıların yok olmasına sebeptir. Çok Salavât okuyanın Ehl-i Cennet olduğu kesin gibidir. Salavâta devâm eden kimse mahşer gününde Peygamberimiz’e [Sallallâhu Aleyhi Vesellem] en yakın olacak kişidir. Salavât okumak kalpten pası siler. Münâfıklığı, şakîliği temizler. Bütün mü’minlerin kalbinde o kimseye karşı muhabbet tecellî eder. Ve devâm edilirse Fahr-i Kâinât [Sallallâhu Aleyhi Vesellem] Efendimiz’i evvelâ rüyâda, sonra açıktan görmeye vesîle olur.11 Netîce olarak ifâde etmemiz gerekirse Hacı Hasan Efendi (ks), Hz. Peygamber’i (sav) tanıma, O’nu (sav) sevme ve modelleme noktasında İslâm’ın ana kaynaklarından süzülen referanslarla gönüllere O’nun (sav) muhabbetini nakşetmeye çalışmıştır. Hacı Hasan Efendi (ks), gül kokulu Hz. Peygamber’i (sav) modelleyebilmek için O’nu (sav) eksiksiz bir şekilde bütün yönleriyle tanımak gerektiğinden, sevginin kuru bir iddia olarak kalmamasından, hayâtın içinde bir Peygamber (sav) anlayışına sâhip olmak gerektiğinden, ihlas, edep ve gayretle sünnetin ihyâ edilebileceğinden bahsetmiştir. O’na (ks) göre Hz. Peygamber (sav) ile iletişimin anahtarı O’na (sav) çokça salât ü selâm getirerek O’nu (sav) yâd etmek ve sevgisinin kalplere yerleşmesine bu şekilde zemin hazırlamaktan geçmektedir. Büyük bir hızla değişen ve dönüşen günümüz dünyâsında belki temel huzursuzluk sebeplerimizden birisi de Hz. Peygamber’e (sav) gönüllerimizi yeteri kadar açmayışımızdır. Efendimizin (sav) sevgisini/gül kokusunu, başka şeylerle meşgûl mutsuz gönüllere nakşetmeye çalışarak bu fânî âlemden ayrılan gönül nakkaşı Hacı Hasan Efendi’ye (ks) ve O’nun (ks) yolunu tâkîb edenlere selâm olsun. Dipnotlar: [1] Buhari, Edeb 57; Müslim, Müsafirin 139; Ebu Davud, Tatavvu, 26. 2 Hacı Hasan Efendi, Sohbetler I, Mavi Yay., İstanbul 2015, s.97. 3 Hacı Hasan Efendi, Sohbetler I, s.67. 4 Hacı Hasan Efendi, Sohbetler I, s.36. 5 Hacı Hasan Efendi, Sohbetler I, s.166. 6 Hacı Hasan Efendi, Sohbetler I, s.96. 7 Hacı Hasan Efendi, Sohbetler I, s.89. 8 Hacı Hasan Efendi, Sohbetler I, s.124. 9 Müslim, Salat 70. 10 Hacı Hasan Efendi, Sohbetler I, s.30. 11 Hacı Hasan Efendi, Sohbetler I, s.31-33. Fatih Çınar

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak