Ara

Câhidû Fillah Olupdur Niyyetüm , Enbiyâ ü Evliyâya İstinadım Var Benim

Fatih Sultan Mehmed Han 1432 yılında dünyaya geldi. 1481 yılında alemi ukbaya irtihal eyledi. Hacı Bayram-ı Veli, Edirne'ye geldiğinde Fatih Sultan Mehmet beşikteydi. Babası II.Murad:"İstanbul bize gerek, himmet et de bu şehri alalım." dediğinde; "Sen de ben de bu fethi görmeyeceğiz. Beşikteki şehzade ile, bizim köse, Akşemsettin Veli göreceklerdir." cevabını verir. Babası II. Murad, üç geceden birinde Peygamberimiz (sav)'i görürdü. Oğlu Fatih Sultan Muhammed'i, Molla Gürani'ye yetişmesi için teslim etti. Hicri 48-49, Miladi 668-669 yıllarında Emeviler zamanında İstanbul muhasara edildi. Ebu Eyyub El-Ensari (ra) de aralarındaydı. "İstanbul mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden komutan, ne güzel komutan; onu fetheden asker, ne güzel asker." Hadisi Şerifindeki müjdeye mazhar olmak arzusuyla İstanbul'un fethine can atıyorlardı onlar. Peygamberimizin (SAV.) vefatından 56 yıl sonra, Abdurrahman b. Velid (ra) kumandasında, Ebu Eyyub El-Ensari 90 yaşında İstanbul'a geldi. Bedir, Uhud, Hendek muharebelerine de katılmıştı Ebu Eyyub El-Ensari. Bir kısım insanlar bağ ve bahçe işlerine koyuldular. Artık muharebeden yorulduk, diyorlardı. 90 yaşını mütecaviz olan Ebu Eyyub El-Ensari'nin cihada katılmasını da uygun görmüyorlardı; çünkü çok yaşlanmıştı. "Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın." (Bakara-195) Ayetini hatırlattılar. O da:"Ben bu Ayet-i Celile nazil olduğunda Rasulullah ile beraberdim. Dünya işlerine meyleden, cihattan uzak kalan kimselerin, cihadı terketmeleri için inmiştir." Yıldırım Bayezid ve II.Murad gibi, Fatih de fethe aşıktı. Osmanlı Padişahlarının yedincisi olan Fatih Sultan Mehmed Han, din ve fen ilimlerinde çok ileri idi. Arapça, Farsça, Latince, Yunanca ve Sırpça dillerini biliyordu. Zeki bir araştırmacı idi. 1453 yılı baharında İstanbul'u muhasara için Akşemsettin Veli, Akbıyık Sultan, Şeyh Ebu'l-Vefa (KS.) ve yüzlerce mürid katıldı. Edirne'de meşveret meclisini topladı. Çandarlı Halil Paşa İstanbul'un fethine karşı çıkınca, Peygamberimizin (sav) müjdesini hatırlattı. Akşemsettin Veli de, bu fikre katıldı. Edirne'den yüz bin kişilik ordusuyla İstanbul'un fethine yürüdü. Kasımpaşa yamaçlarına gelince:"Ya İstanbul beni alır, ya da ben İstanbul'u!", dedi. Okmeydanı'na çadır kurdurur ve ok atıp, top gülleleri atarken askerlere de şu emri verir:"Teşbih çekin ve dua edin." Askeri sahada kendisini yetiştiren Molla Gürani solunda, Akşemsettin Veli ise sağında idi. Rumeli Asarını dört ayda yaptırdı. Uykusu üç-dört saati geçmiyordu. Kuşbakışı "Muhammed" ismi kufi hattı görülür Rumeli Hisarı'nın imarında. Hisarın inşasına Peygamberimizin (sav) dünyayı teşrifinde başlandı. Beş bin usta, on bin işçi çalışıyordu. Paşalar ve kendisi de çalışıyordu. İnşayı 1452 yılının 1 2 Ağustos Cuma Regaib Kandili gününde tamamladı. Akşemsettin Veliye intisab etmek isteyince:"Sen halvete girince, devleti kim idare edecek? Halvetten murat, adalettir. Sen de adaletten ayrılmazsan intisab etmiş olursun." dedi. Mahmut Paşa, kendisine Akşemsettin'i sorar. O da:"Herkes ondan titrer, ben de ondan titrerim." der, Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri. Bizans surları önünde elli üç günlük çetin muhasarada kendisine moral Akşemsettin Veli'dir. Yetmiş pare donanmayı bir gecede dağdan aşıran, muhasara planlarını kendi çizen, kaleler kuran, toplar döken Fatih Sultan Mehmed'in büyük destekçisi Akşemsettin Veli'dir. Havan topunun balistik hesap ve planını, yağla makine soğutma sistemini ve devrinin en üstün silahını keşfeden Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleridir. Bütün şehirlere han, hamam, cami, mescit, medrese vs. ihtiyaç duyulan diğer ilmi ve kültürel merkezler inşa eden O'dur. Edirne vilayetine 28, Bursa'ya 37 vs. yerlere de sayısız cami yapılmasına vesile olmuştur, istanbul'da Halkalı su tesisatı, tersane, kışla, 40 çeşme, 12 han, 24 medrese yaptırdı. Hayra vakfedilmek üzere dört bin dükkan inşa ettirdi. Maddi imarın yanında, manevi imarı hiç ihmal etmiyordu. Rumeli vilayetlerine gönderdiği fermanında; namaz kılmalarını, Kur'ân okumalarını ve Sünnet-i Seniyyeye riayet etmelerini öğütlüyordu. Molla Gürani, Hocazade, Molla Hüsrev, Hızır Bey, Molla Yegan, Ali Kuşçu ve Akşemsettin Veli ile oturur-kalkar, ilim alış-verişi yapardı. Din, kültür ve sanat adamlarını toplayıp, İslam Medeniyetine yeni bir güç verdi. "Dinin, devletin ve pay-ı tahtın merkezi İstanbul olmalıdır dünyada." diyordu. Osmanlı topraklarını Tuna'dan Fırat'a kadar genişletti. Seferlerini gizler, dâhî bir devlet adamı oluşu şu sözünden anlaşılırdı:"Sırrımı ortaya atacak tek kılım da olsa yolarım." Allah için cihat onun tek emeli idi. Bu uğurda soğuk ve sıcak demezdi. Trabzon seferine çıktığında; Zigana Dağları'nı yaya geçerken, Uzun Hasan'ın anası Sara Hatun'un:"Bu kadar yorulma Padişah'ım" sözüne:"Bu zahmet din yolundadır. Bu zahmeti çekmezsek bize gazi demek yalan olur." demek suretiyle vermiş olduğu cevap çok manidardır. Veliyüddin Ahmed Paşa'yı Akşemsettin'e gönderip, zafer müjdesini ister. Çadırın nöbetçileri kendisini içeriye almaz. Akşemsettin'in oğlu çadırın kanatlarını biraz açar, babasını secdede görür. Eli-yüzü, saçı-sakalı çamurlu, gözü yaşlı, gönlü ateşli bir halde zaferin müjdesini verir; dışarıdan da tekbir sesleri duyulur. Topkapı'nın burçlarına bayrağı Ulubatlı Hasan, kaynayan yağlarla yanmış vücuduyla diker. Peygamberimizin (sav):"Gel, gel!" sesini duyup, tatlı tebessümünü görünce bu ızdırabı hiç hissetmez. Molla Camii, Sebe Suresi'nin 15. âyetinde geçen:"Beldetün Tayyibetün" cümlesinin ebced hesabına göre Hicri 857, Miladi 1453 yılına tekabül ettiğini ifade eder. Fatih Sultan Muhammed Han Hazretleri, beyaz atla ordunun önünde İstanbul'a girer. Halk yolun iki tarafında onu karşılar, tebrik, takdir ve çiçeklerini sunar. Bizans'ın ileri gelen patrikleri şehrin anahtarını Akşemsettin Veliye sunarlar. Saçlarının ak ve yaşlı olması hasebiyle komutan olarak onu zannederler. Hazret-i Fatih:"Ben Sultan Muhammed'im, ama Fatih, Akşemsettin Veli'dir." der. İstanbul'un fethinden sonra kendisine verilen menkul ve gayrimenkul ganimetlerden hiçbirini almaz Akşemsettin Veli. Ana ve babasının duasını almak için Göynük'e gider. Murakabe halinde iken, Ebu Eyyub El-Ensari Hazretlerinin kabrini keşfeder. O semte nurun indiğini görür. Hazret-i Fatih, türbe, cami ve müştemilatı inşa eder. Fatih, fethi müteakip ilk önce Ayasofya'ya gelir. Fethi müyesser kılan Cenab-ı Hakka şükür için secdeye kapanır. Namaz kıldırmak için üç defa tekbir alır. Bunun sebebini soranlara:"Allah'ım göz ve gönlüme İstanbul'un güzelliğini perde yapıp, Kabe'ni görmekten beni alıkoyma, dedim. Ta ki, Kabe-i Muazzama'yı görünce tekbir aldım." der. Cuma namazını kılıp "Kıyamete kadar cami kalacak" vasiyetini de yazar.
Fatih Sultan Mehmet Han' ın Vasiyeti
Bu dünya ölümlüdür. Her fani gibi ben de ölümü tadacağım. Acım ve ıstırabım çok büyüktür. Ömrüm safha safha gözümün önünden geçiyor. Hayatım boyunca Allâh'ın emirlerinden dışarı çıkmadım. Allah'ın rızasını kazanmak için çalıştım. Tek gayem bu idi. Kâfirler hiçbir sözlerinde durmadılar. Savaşlarımızın çoğunu onların sözlerinde durmamaları üzerine yaptık, İstanbul'u fethettim. Fakat Şeyhim Akşemseddin Hazretleri ile beraberce yapmış olduğumuz zikrin lezzetine dünyaları değişmem. Eğer şeyhim izin vermiş olsa idi zikir yolunu tercih eder ve saltanatı terk ederdim. İslâm'ın birliği ve Müslümanların tek vücut olmaları için insanların zulümden uzak, rahat yaşamaları en büyük arzum olmuştur. Bu sebepledir ki binlerce kişinin yok yere ölümüne sebep olan, oğlum bile olsa onu öldürmekte asla tereddüt göstermem. Allâh'ın nizâmını bozanlar, kim olursa olsun benim düşmanımdır. Size emanet olarak bıraktığım vakıflarımı koruyun. Câmilerime bakın. Onları câmi olmaktan zinhâr çıkarmayasınız. Hastahane ve imaretlerimi yaşatın. Fakirleri doyurun. Beni İstanbul'da vasiyet ettiğim yere defnedin. Hepinizi Allâh'a emanet ediyorum!
Alemdar-Ali Ramazan Dinç Efendi (ks)

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak