Prof. Dr. Aylin Görgün-BARAN*
Yaşamımızın temel gerçekliklerinden
biri de yaşlılıktır. Genellikle
insan yaşamının bebeklik,
çocukluk, gençlik, yetişkinlik
ve yaşlılık dönemlerinden söz edilir.
Sosyal açıdan yaşlılığı, bireyin statü
kayıplarına paralel olarak toplum
tarafından yaşlı olduğuna dair aldığı
mesajlar biçiminde tanımlamak
mümkündür. Toplumda bireyden
beklenilen davranışlar vardır ki, bu
davranışlar yine toplumun norm ve
değerleri tarafından belirlenmektedir.
Toplum bireye sahip olduğu yaş
aralığına yönelik belli değerlendirmelerde
(yakıştırmalarda) bulunur.
İleri yaşların göstergesi olarak, saçlarda
akların oluşması, hareketlerinin
yavaşlaması, algılamada karşılaşılan
güçlükler bireyleri ister istemez belli
kategorilere dâhil etmemize neden
olur. Bu değerlendirmeler ya da etiketlenmeler
toplumun kültürel öğrenmeleri
ile yakından ilgilidir. Bizler
bu söylemleri öğrenerek büyürüz.
Şurası bir gerçek ki, günümüzün
stresli yaşamına rağmen eğer ileri
yaşlara ulaşabilmiş isek, kendimizi
şanslı saymamız gerekir. Çünkü birçok kişi bu yaşlara gelmeden yaşamdan kopup gitmektedir. O halde yaşlılık dönemine ulaşma şansını elde edebilenlerin, bu dönemini daha iyi nasıl geçirebilir, daha kaliteli bir yaşamı nasıl sürdürebilir, kısacası başarılı yaşlanmayı nasıl sağlayabilir, bu soruların yanıtını düşünmesi gerekir. Sosyal yaşamın olmazsa olmaz koşullarından biri kendi dışımızdaki bireylerin varlığı ile yaşamımızı sürdürmemizdir. Sosyal olmak, bir arada yaşamak, birlikte eylemek anlamına gelir. Sosyolojide birlikte eylemek için, sıcak ilişkileri ve samimiyeti canlı kılmak ve yüz-yüze iletişim kurmak gerekir. Sosyal ilişkinin sıcak dokulu yönü olarak adlandırılan yüz-yüze iletişim nerede ise yaşamımızın anlamı içerisinde nitelenebilir. Aile ve arkadaş ortamı bu ilişkilerin en yoğun yaşandığı yerlerdir. Birey açısından en güvenilen ve rahat edilen ortamlardır. Bu ortamlar sosyal ilişkilerin ve iletişimin sergilendiği yerler olarak bireyin sosyal ihtiyaçları karşılanır. Özetle sosyal ilişki ve iletişim bir sosyal ihtiyaçtır. Bu tür ortamlar bireyin sosyal açıdan rahatlaması işlevini görür. Yaşlılıkta bireyin sosyal yönden aktif olmasını sağlayan da sosyal ilişki ve hobileridir. Sosyal aktiflik, aynı zamanda başarılı yaşlanmanın da göstergelerinden biridir. Bu çalışmada; yaşlı bireylerin sosyal ilişkilerini canlı tutması ve geliştirdiği hobilerle uğraşması bağlamında onun yaşam kalitesinin nasıl yükselteceği konusu iki başlık altında ele alınmaktadır. 1.Yaşlılıkta Sosyal İlişkilerin Önemi Yaşam boyunca “varlığını anlamlı kılmayı” ilke edinen bir birey, gerek yetişkinlik gerekse yaşlılık döneminde yaşamın ne anlama geldiğini bilerek yaşayacaktır. Yaşamı anlamlı kılmak, sosyal açıdan yararlı işlerle uğraşmak çevresindeki insanlara örnek ve öğretici olmak biçiminde değerlendirilebilir. Diğer bir ifâde ile yaşamı anlamlandırmaktan, bireyin ahlâk ve etnik sahibi olarak aklını kullanması anlaşılır. Yaşamı anlamlı kılmanın yollarından biri de “bir işe yaramak” ve “bir işi başarmak” konusunda etkili olmaktır. İnsanlarla olan ilişkilerde bireylerin iletişimi karşılıklı olarak hem kendini hem de başkalarını memnun edecek düzeyde olmalıdır. Kısacası birey yaptığı işten keyif almalıdır. Bu düşünceler çerçevesinde yaşlı bireylerin sosyal ilişkilerini henüz yaşlılık dönemine gelmeden önce düzenlemesi gerekir. Bireylerin her zaman bir başkasının sohbetine, iletişimine ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç yaşlılık döneminde giderek daha da çok artmaktadır. Sosyal ilişkilerimizi nasıl düzenlemeliyiz? Bu sorunun yanıtını vermek kolay değildir. Ancak aile, akrabalık, komşuluk ve arkadaş grubu içerisinde ilişkileri “sağlıklı bir biçimde” kurabilir ve iletişimde “uzlaşmacı” bir tavır sergileyebiliriz. Aile içi ilişkiler ne kadar çatışmalı olur ise olsun, yine de
şanslı saymamız gerekir. Çünkü birçok kişi bu yaşlara gelmeden yaşamdan kopup gitmektedir. O halde yaşlılık dönemine ulaşma şansını elde edebilenlerin, bu dönemini daha iyi nasıl geçirebilir, daha kaliteli bir yaşamı nasıl sürdürebilir, kısacası başarılı yaşlanmayı nasıl sağlayabilir, bu soruların yanıtını düşünmesi gerekir. Sosyal yaşamın olmazsa olmaz koşullarından biri kendi dışımızdaki bireylerin varlığı ile yaşamımızı sürdürmemizdir. Sosyal olmak, bir arada yaşamak, birlikte eylemek anlamına gelir. Sosyolojide birlikte eylemek için, sıcak ilişkileri ve samimiyeti canlı kılmak ve yüz-yüze iletişim kurmak gerekir. Sosyal ilişkinin sıcak dokulu yönü olarak adlandırılan yüz-yüze iletişim nerede ise yaşamımızın anlamı içerisinde nitelenebilir. Aile ve arkadaş ortamı bu ilişkilerin en yoğun yaşandığı yerlerdir. Birey açısından en güvenilen ve rahat edilen ortamlardır. Bu ortamlar sosyal ilişkilerin ve iletişimin sergilendiği yerler olarak bireyin sosyal ihtiyaçları karşılanır. Özetle sosyal ilişki ve iletişim bir sosyal ihtiyaçtır. Bu tür ortamlar bireyin sosyal açıdan rahatlaması işlevini görür. Yaşlılıkta bireyin sosyal yönden aktif olmasını sağlayan da sosyal ilişki ve hobileridir. Sosyal aktiflik, aynı zamanda başarılı yaşlanmanın da göstergelerinden biridir. Bu çalışmada; yaşlı bireylerin sosyal ilişkilerini canlı tutması ve geliştirdiği hobilerle uğraşması bağlamında onun yaşam kalitesinin nasıl yükselteceği konusu iki başlık altında ele alınmaktadır. 1.Yaşlılıkta Sosyal İlişkilerin Önemi Yaşam boyunca “varlığını anlamlı kılmayı” ilke edinen bir birey, gerek yetişkinlik gerekse yaşlılık döneminde yaşamın ne anlama geldiğini bilerek yaşayacaktır. Yaşamı anlamlı kılmak, sosyal açıdan yararlı işlerle uğraşmak çevresindeki insanlara örnek ve öğretici olmak biçiminde değerlendirilebilir. Diğer bir ifâde ile yaşamı anlamlandırmaktan, bireyin ahlâk ve etnik sahibi olarak aklını kullanması anlaşılır. Yaşamı anlamlı kılmanın yollarından biri de “bir işe yaramak” ve “bir işi başarmak” konusunda etkili olmaktır. İnsanlarla olan ilişkilerde bireylerin iletişimi karşılıklı olarak hem kendini hem de başkalarını memnun edecek düzeyde olmalıdır. Kısacası birey yaptığı işten keyif almalıdır. Bu düşünceler çerçevesinde yaşlı bireylerin sosyal ilişkilerini henüz yaşlılık dönemine gelmeden önce düzenlemesi gerekir. Bireylerin her zaman bir başkasının sohbetine, iletişimine ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç yaşlılık döneminde giderek daha da çok artmaktadır. Sosyal ilişkilerimizi nasıl düzenlemeliyiz? Bu sorunun yanıtını vermek kolay değildir. Ancak aile, akrabalık, komşuluk ve arkadaş grubu içerisinde ilişkileri “sağlıklı bir biçimde” kurabilir ve iletişimde “uzlaşmacı” bir tavır sergileyebiliriz. Aile içi ilişkiler ne kadar çatışmalı olur ise olsun, yine de
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak