Ara

TÜRKİYE EKONOMİSİNİN STRESİ GEÇTİ Mİ?

İdris Sarısoy[1]  1. Ekonomik İstikrar Nedir? Ekonomik istikrar, makul bir büyüme[2] ve enflasyon oranı, dış ödemeler dengesi, düşük veya sıfıra yakın işsizlik ile bütçe dengesi olarak ifade edilebilir. Ekonomik istikrarın korunması/devamı hem iç hem de dış istikrara bağlıdır. Bunlardan herhangi birinde veya ikisinde meydana gelecek bir bozulma ülkedeki ekonomik istikrarı bozar. Ülke dışındaki istikrarsızlığın ülke ekonomisine hangi düzeyde etki edeceğini belirleyen en önemli unsur ekonominin ne oranda dışa açık[3] olduğuna bağlıdır. Bununla birlikte istikrarsızlığın olduğu bölgelerle/ülkelerle olan ekonomik ilişki, ülke ekonomisinin büyüklüğü ve gelişmişlik derecesi dış istikrarsızlığın ekonomi üzerindeki etkisini belirleyen diğer faktörler olarak sıralanabilir. Teorik olarak tamamen dışa kapalı bir ekonomi mümkün gibi görünse de gerçekte böyle bir şeyin mümkün olmadığı aşikardır. Bu nedenle dünyadaki her ülke ekonomik bakımdan az veya çok dışa açıktır. Bu da ekonomilerin dış gelişmelerden mutlaka etkileneceğini ifade etmektedir. Ekonominin sürekli olarak istikrarlı olduğunu söylemek zordur. Bazen iç, bazen dış bazen de ekonominin bünyesindeki yapısal sorunlar nedeniyle istikrar bozulmaktadır. Maalesef bu güne kadar istikrarsızlığa neden faktörlerin tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmamıştır. Yapılan şey sadece istikrarsızlığa neden faktörlerin etkilerini mümkün olduğu ölçüde hafifletilmesidir. 2000’den sonra dış gelişmelerden istikrarsızlığa neden olan iki önemli gelişme 2007 yılında başlayan Amerika Birleşik devletlerindeki finansal kriz ile 2011 yılında belirgin hale gelen bazı AB ülkelerindeki (Yunanistan, Portekiz, İrlanda, Kıbrıs Rum Kesimi) ekonomik krizlerdir. Her iki bölge de ekonomik olarak büyük ölçekli olduğu için etki alanları da o nispette büyük olmuştur. Türkiye bu iki gelişmeden de olumsuz etkilenmiştir. Ancak iç talepteki dinamik yapı ABD’den gelen krizin bir yılda aşılmasını sağlamıştır. Bununla birlikte Türkiye ekonomisinin en önemli yapısal sorunlarından biri olan enerji, bazı hammadde ve yarı mamullerde dışa bağımlılık ekonominin sürekli ve yüksek düzeyde büyümesine mani olmaktadır. Çünkü bu şartlarda ekonomik büyüme arttıkça dış ödemeler dengesi açıkları da artmakta, orta ve uzun dönemde yaşanan dış finansman problemi bunca kazanımın geri alınmasına neden olabilmektir. 2. 2000’den Sonraki İç İstikrarsız Olayları 2000’den sonraki krizlerin işaret fişeği olarak kabul edilecek iç istikrarsızlık gelişmeleri baz alındığında, yıllar ilerledikçe ekonomik ve finansal değişkenlerin daha az etkilendiği görülmektedir. Aşağıdaki tabloda ekonomide meydana gelecek bir istikrarsızlık durumunda hızlı tepki veren enflasyon, Merkez Banaksı döviz rezervi, döviz kuru, Hazine borçlanma faizi, borsa endeksi ve yıllık ekonomik büyüme değişkenlerindeki gelişmeler görülmektedir. Tabloda 2000’den sonra meydana gelen ve ekonomik istikrarı etkileyen veya etkileme potansiyeline sahip beş gelişmeye yerverilmiştir. Bunlardan birincisi 19 Şubat 2001 tarihli MGK toplantısında Cumhurbaşkanı’nın dönemin başbakanına toplantı sırasında Anayasa kitapçığını fırlatması ve bu durumu başbakanın basın toplantısı yoluyla kamuoyuyla paylaşmasıyla başlayan bir süreçtir.  İkincisi Nisan 2007’deki Cumhurbaşkanlı seçimi devam ederken 27 Nisan’da TSK tarafından internet sitesine konulan ve dönemin hükümetini “uyarma” amaçlı olduğu söylenen gelişmedir. Üçüncü gelişme ise 14 Mart 2008’de 6 yıldır tek başına ve güçlü bir şekilde iktidarda olan Ak Partiye kapatma davası açılmasıdır. Dördüncü gelişme 2013 Mayıs ayı sonunda başlayan Taksim’deki Gezi Parkı’na yapılacak Toplu Kışlası’nı protesto etmek için ortaya çıkan ancak daha sonra çok geniş kitlelere ve kentlere yayılan götseler ve yine aynı dönemde ABD Merkez Bankası’nın piyasaya daha az likitide verme kararıyla ilgili gelişmelerdir. Son olarak 17 ve 25 Aralık 2013 tarihinde üç farklı operasyonla işadamları ve siyasilerin de bulunduğu etkili kişiler hakkında açılan soruşturma kapsamında birçok kişinin gözaltına alınması ve sonrasında internet ortamında hükümetin yolsuzluk yaptığını iddia eden ses, görüntü ve belgelerin yayınmasıyla ilgili gelişmelerdir. Bu sürecin başında yine ABD Merkez Bankası piyasaya verdiği likitedeyi daha da azaltacağını belirtmiştir. Son iki gelişmeyle aynı tarihlere denk gelen dış gelişmeler de ekonomik göstergelerdeki bozulmalar üzerinde etkisinin olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu gelişmelerin ekonomi üzerindeki etkisinin hangi düzeyde olduğunu belirlemek maalesef mümkün değildir. Diğer bir ifadeyle eğer iç olaylar olmasaydı da ekonomik değişkenlerde böyle bir bozulma olup olmayacağı, olacaksa bunun düzeyi ile ilgili kesin bir kanaat belirtilememektedir. Ancak şu kadarı söylenebilir: Hem Mayıs hem de Aralık 2013’teki ABD Merkez Bankası’nın kararı sonrasında çok sayıda ülkenin parası dolar karşında değer kaybetmiş, ülkedeki piyasa faiz düzeyi yükselmiş, ülkedeki döviz rezervleri azalmış olduğu gözlenmiştir. Bu gelişmelerden hareketle, sadece ABD’deki gelişmeler bile Türkiye’deki ekonomik değişkenler üzerinde olumsuz etkiler medya getirme olasılığının güçlü olduğunu söyleyebiliriz. Bu yüzden son iki gelişmeyi önceki üç gelişme ile mukayese etmek ve bir sonuca ulaşmak güç olacaktır. Çünkü bu etkileşimin içinde dış gelişmeler de vardır. Diğer taraftan 30 Mart 2014’te gerçekleşen yerel seçimlerle mevcut iktidar partisinin yüksek düzeyde oy alması; internet üzerinden yürütülen, daha önceki uygulamada iki siyasi partide (MHP ve CHP) belli düzeyde sonuç alınan, iktidar partisi için ilk defa denen sesli, görüntülü ve belgeye dayalı eylemlerle hükümetin yıkılacağı, iktidar partisinin bölüneceğine ilişkin oluşturulan yaygın kanaat ortadan kalkmıştır. Seçimlerden sonraki günlerde faiz, döviz kuru, borsa gibi değişkenlerdeki pozitif gelişmeler gözle görülür bir hal almıştır. Hatta bulundu ülke grupları içinde Türkiye en çok olumlu gelişme kaydeden ülkelerin ilk sıralarındadır. 30 Mart yerel seçimleri, yolsuzluklara çok duyarlı olan ve geçmiş yıllarda yolsuzluk yapanların karşında olan Türkiye Seçmeni, bu sefer Türkiye’de bir siyasi istikrarsızlık olmayacağını mesajını vermiştir. Belki bunun en önemli sebebi bu iddiayı ortaya atan kişilerin kimliklerini gizleyerek internet ortamında bu işi yapmaları ve iddialarının büyük bir bölümünün muhatapları tarafından belgeleriyle yalanlanması, sunulan belgelerin, görüntülerin ve ses kayıtlarının gerçekçi olmama olasılığıdır.  Bu olasılık seçmenlerin iktidar partisine olan desteğinin devamını sağlamış olabilir. Eğer hükümetin yolsuzluk yaptığını iddia eden bu sanal kişiler sanal ortamda değil de, gerçek olarak, inandırıcı ve gerçekliğinden asla şüphe edilmeyecek delillerle toplumun karşısına çıkmış olsalardı, belki o zaman sonuç ve gelişmeler farklı olabilirdi.
ANAYASA KİTAPÇIĞI FIRLATMA HADİSESİ, 19 ŞUBAT 2001
  Yıllık Ekonomik Büyümea İMKB Endeksleri (2. Seans Kapanış)b Hazine Ortalama Yıllık Bileşik Borçlanma Faizi (%)c Merkez Bankası Gösterge Döviz Kuru (Satış) 1 $d Merkez Bankası Döviz Rezervleri (Milyar $)d Yıllık Enflasyon Oranı (TÜFE)d
2000 6,8 16.02.2001 14.02.2001 16.02.2001 16.02.2001 Şubat 2001
10169.50 70,43 688,342 TL 27.943 33,42
2001 -5,7 19.02.2001 21.02.2001 19.02.2001 23.02.2001 Mart 2001
8996.42 144,23 686,368 TL 22.581 37,51
2002 6,2 19.03.2001 21.03.2001 19.03.2001 23.03.2001 Nisan 2001
8522.41 193,71 991,675 TL 19.170 48,27
    19.04.2001 25.04.2001 19.04.2001 20.04.2001 Mayıs 2001
9448.61 107,80 1.230,227 TL 17.900 52,39
    18.05.2001 30.05.2001 21.05.2001 25.05.2001 Ekim 2001
12738.55 79,98 1.115,45 TL 20.526 66,47
E MUHTIRASI, 27 NİSAN 2007
2006 6,9 27.04.2007 18.04.2007 27.04.2007 27.04.2007 Nisan 2007
46861.31 19,10 1.3338 TL 66.178 10,72
2007 4,7 30.04.2007 09.05.2007 30.04.2007 25.05.2007 Mayıs 2007
44984.45 18,81 1.3673 TL 65.759 9,23
2008 0,7 31.05.2007 13.06.2007 30.05.2007 29.06.2007 Haziran 2007
47081.49 18,65 1.3317 TL 68.252 8,60
    29.06.2007 18.07.2007 29.06.2007 27.07.2007 Temmuz 2007
47093.67 17,24 1.3109 TL 68.768 6,90
    31.07.2007 22.08.2007 21.07.2007 31.08.2007 Ağustos 2007
52824.89 18,58 1.2669 TL 71.875 7,39
AK PARTİ KAPATMA DAVASININ AÇILMASI, 14 MART 2008
2007 4,7 14.03.2008 12.03.2008 14.03.2008 14.03.2008 Mart 2008
42585.91 17,60 1.2252 TL 76.561 9,15
2008 0,7 17.03.2008 09.04.2008 14.04.2008 18.04.2008 Nisan 2008
39386.07 18,45 1.3137 TL 75.077 9,66
2009 -4,8 15.04.2008 07.05.2008 14.05.2008 16.05.2008 Mayıs 2008
41584.13 19,57 1.2550 TL 77.468 10,74
    15.05.2008 11.06.2008 16.06.2008 20.06.2008 Haziran 2008
42624.17 21,54 1.2448 TL 73.591 10,61
    16.06.2008 16.07.2008 25.07.2008 25.07.2008 Temmuz 2008
38465.62 21,64 1.2058 TL 75.105 12,60
GEZİ PARKI OLAYLARI, 31 MAYIS 2013
2011 8,8 31.05.2013 22.05.2013 31.05.2013 31.05.2013 Mayıs 2013
85990,01 5,07 1.8876 TL 108.773 6,51
2012 2,1 28.06.2013 19.06.2013 28.06.2013 28.06.2008 Haziran 2013
76294.51 6,76 1.9282 TL 105.567 8,30
2013 4,0 31.07.2013 24.07.2013 29.07.2013 26.07.2013 Temmuz2013
73377.45 8,50 1.9270 TL 104.303 8,88
    29.08.2013 28.08.2013 29.08.2013 30.08.2013 Ağustos 2013
66394.41 9,98 2.0348 TL 108.615 8,17
    30.09.2013 23.10.2013 30.09.2013 27.09.2013 Eylül 2013
74486.56 7,65 2.0402 TL 108.884 7,88
17 ARALIK OLAYLARI, 17 ARALIK 2013
2011 8,8 16.12.2013 04.12.2013 16.12.2013 20.12.2013 Aralık 2013
74843.38 9,47 2.0373 TL 114.194 7,40
2012 2,1 31.12.2013 22.01.2014 31.12.2013 17.01.2014 Ocak 2014
67801.73 10,22 2.1343 TL 106.878 7,75
2013 4,0 31.01.2014 19.02.2014 31.01.2014 21.02.2014 Şubat 2014
62170.95 11,19 2.2837 TL 104.303 7,89
    28.02.2014 18.03.2014 28.02.2014 28.03.2014 Mart 2014
62949.78 11,53 2.2168 TL 105.897 8,39
    31.03.2014 31.03.2014 21.05.2008    
69736.34 10,56 2.1596 TL
Kaynak: a: TÜİK; b: Borsa İstanbul; c: Hazine Müsteşarlığı; d T.C. Merkez Bankası Yukarıdaki tabloyu değerlendirecek olursak ilk üç gelişmede tablodaki ekonomik değişkenlerdeki en yüksek dalgalanma/bozulma 2001 yılındaki gelişmede yaşanmıştır. Buna göre döviz kuru 2 ay içinde iki katına çıkmış, Hazine borçlanma faiz 21 Şubat’tan önce %70’ler düzeyinde iken, 21 Şubat’tan sonra %144’e, 21 Mart’ta da %193’ çıkmıştır. Bu oran ancak Mayıs ayında tekrar %70’ler düzeyine gerilemiştir. Merkez Bankası döviz rezervleri ve borsa endeksi de bezer şekilde 21 Şubat’tan sonra bariz şekilde düşmüştür. Diğer taraftan Nisan 2007’deki ve Mart 2008’deki gelişmelerden sonra ekonomik değişkenlerde kayda değer bir değişiklik yaşanmamıştır. Kanaatimizce buradaki en önemli vurgu Türkiye’de siyasi istikrar sorununun olmayışıdır. Mayıs ve Aralık 2013’te gerçekleşen gelişmeler önceki iki gelişmeden farklı olarak döviz kuru, faizler ve borsa endeksi üzerinde son yılların en önemli bozulması ortaya çıkarmıştır. 22.05.2013 tarihinde Hazine %5,07’den borçlanırken 18.03.2014 tarihinde aynı oran 11,53’e yükselerek aradan geçen 10 ayda borçlanma maliyetleri iki katından daha fazla artmıştır. Sonuç olarak, Türkiye ekonomisinin son 12 yılına batkımızda en önemli gelişme, ekonominin geçmiş yıllara göre istikrarsızlık oluşturabilecek gelişmelere karşı daha dayanıklı olduğudur. Bunun en önemli kanıtı 2001 ile 2007 ve 2008’deki üç gelişmenin karşılaştırılması ile kolaylıkla fark edilebilmektedir. Bununla birlikte 2013 yılındaki iki gelişme yukarıdaki yargımızı çürütmüş gibi görünmektedir. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi 2013’teki iki gelişmeyle aynı anda ortaya çıkan ve birçok gelişmekte olan ülkenin döviz kuru, faiz oranı, borsa endekslerini etkileyen gelişmenin Türkiye’deki ekonomik göstergelerdeki bozulmalarda payının olduğunu göz ardı etmemek gerekir. İnternet ortamında başlatılan propaganda ile siyasi istikrarsızlık oluşturacağı kanaatinin oluşmasına neden olan ve 30 Mart’taki yerel seçim sonuçlarıyla bu girişimin boşa çıktığının anlaşılmasıyla Türkiye’deki ekonomik göstergelerin yeniden pozitife dönmesine neden olmuştur. 30 Mart yerel seçimleriyle ortaya çıkan bir başka gerçek ise “Türkiye ekonomisi için en önemli şey siyasi istikrardır.” mesajıdır. Konuya tersinden bakacak olursak, eğer 30 Marttaki yerel seçimlerde iktidar partisi Türkiye gelinde %30 oy alsaydı, ekonomik göstergelerdeki bozulma artarak devam ederdi. Son cümle olarak Türkiye ekonomisinin stresi geçtiğini, ancak bunun en önemli dayanağının “siyasi istikrar” olduğunu   [1] Bülent Ecevit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Üyesi, [email protected] [2] Makul büyüme oranıyla, genellikle aynı düzeyde bir büyüme oranı kastedilmektedir. [3] Ülke ekonomisinin dışa açıklığı için kullanılan gösterge (ihracat+ithalat)/GSMH’dir.

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak