Ara

Kıyâmete Doğru Geri Sayım (2)

Kıyâmete Doğru Geri Sayım (2)
png-derggiii Mustafa Özcan   Şerif Hüseyin Fitnenin Dumanıdır Âhirzaman alâmetleri noktasında tahkîk ehli olan zevattan birisi İsmail Çetin’dir. Ondan önce de muhaddis Muhammed Zekeriyya Kandehlevi bazı hadislerin zamana izi düşen kayıtlarını izhâr etmiştir. Fitne şahsiyetlerden birisi Şerif Hüseyin ve çocuklarıdır. Âhirzamanda dîni helâk eden Kureyş gençlerine de Şerif Hüseyin ve oğulları tekâbül etmektedir. Bir hadîs-i şerîfte: "Fitnenin dumanı Ehl-i beytimden birisinin ayağının altından çıkar' ibâresinden maksadın Şerif Hüseyin ve âilesi olduğu ifâde edilmiştir. Tahkîk ile bunu söyleyen iki merhum İsmail Çetin hoca ile Hindistanlı muhaddis Muhammed Zekeriyya Kandehlevi olmuştur. Hazreti Peygamber (sav) âhirzaman olaylarıyla ilgili üç fitneden bahseder. Ahlas fitnesi, Serra fitnesi ve Duheyma fitnesi. Merhum İsmail Çetin Hoca bu hadîsin şerhinde bu fitnelerin Birinci Dünya Savaşı sonrası yaşandığını ifâde etmektedir. Serra fitnesiyle alâkalı olarak 'Fitnenin dumanı Ehl-i beytimden birisinin ayağının altından çıkar. O kendisini benden zanneder, o benden değildir. Benim dostlarım muttakî kimselerdir. Sonra insanlar, ilmi ve fikri nâkıs olduğu için ehil olmayan, kararsız bir kimsenin etrâfında toplanırlar.' ifâdesinden Hindistanlı muhaddis Muhammed Zekeriyya Kandehlevi Şerif Hüseyin'i çıkartır (1). Peygamberimiz’in (sav) sevgili kızı Hazreti Fâtımâ’ya (r.anha) söylediği gibi döl evlâdı da mühim olmakla birlikte yol evlâdı ocağın mânevî vârisi ve dolayısıyla gerçek vâristir. Şerif Hüseyin’in sûret ve kan bağı olsa bile sîret bağı yoktur. Âhirzaman hadislerini hâdiselerin ışığında somutlaştırmak ancak tahkik ve hüsnü teville olabilir. Bu konuda hadislerin rûhundan mülhem olarak kıyâmet çağında yaşadığımızı söyleyebiliriz. Kimileri ise İmâm-ı Rabbânî’nin sözlerini su-i tevil ederek ve şahsî maksatlarına âlet ederek Mehdi ve Hazreti Îsâ’nın İmâm-ı Rabbânî’den bin yıl sonra geleceğini ve dolayısıyla bu târihe daha 600 yıl kaldığını söylüyorlar. Hazreti Mehdi ve Hazreti Îsâ’nın (Aleyhisselâm) hicrî ikinci bin yıl içinde geleceğini söylemek başka milenyumun sonunda yani ikinci bin yılın sonunda geleceğini söylemek daha başkadır. İstinat ettikleri hususlar şöyledir: Sual: İmâm-ı Rabbânî hazretleri 209. mektubunda, Hazret-i Mehdi’nin ve Hazret-i Îsâ’nın bin yıl sonra geleceğini bildiriyor. Kendisinden bin yıl sonra mı, yoksa Peygamber Efendimiz’den (sav) bin yıl sonra mı? CEVAP Kendisinden bin yıl sonra geleceğini bildiriyor. 1624 yılında vefât ettiğine göre, Hazret-i Mehdi ile Hazret-i Îsâ’nın gelmesi 2624 yılları civârında olacaktır. Daha önce veya daha sonra da olabilir. Bin yıl ifâdesi yuvarlak bir ifâdedir. Demek daha bu zâtların gelmesine 600 yıl vardır. Kıyâmet de onlar geldikten sonra kopacağına göre, yarın veya birkaç sene sonra kıyâmetin kopacağını söyleyenlerin yanlış hesap içinde oldukları meydandadır. İmâm-ı Rabbânî hazretleri, 209. mektupta buyuruyor ki: Resûlullâh aleyhissalâtü vesselâm, Hazret-i Mehdi’nin teşrif edeceğini haber vermiştir. Bin sene sonra gelecektir. Îsâ aleyhisselâm da bin sene sonra gökten inecektir…” Hâlbuki ittifakla İslâm ümmetinin ömrünün iki gün yâni iki bin yıl değil bir buçuk gün olduğu ifâde edilmiştir. İkinci günün sâdece yarısı kullanılacaktır. İmam Rabbânî’nin bunu bilmemesi tasavvur edilemez. Dolayısıyla sûretâ onun ikinci bin yıl ifâdesinin arkasına gizlenerek; kıyâmetin harfiyyen ikinci günün veya ikinci milenyumun sonunda kopacağını tasavvur ediyorlar. Burada garaz yoksa iltibas vardır. İmam Rabbânî’den önceki son müceddid olan (dokuzuncu yüzyıl müceddidi) İmam Suyûtî, İmam Rabbânî gibi milenyumcuları reddetmiştir. Onlar karşı çıksa da bir şekilde milenyumculuk yapılmıştır. Bunlardan birisini Ekber Şah yapmış ve İslâmiyet’in salâhiyet ve yetkisinin bittiğini ve yeni bir dînin zuhûrunun zarûrî olduğuna kâil olmuştur. Ve Çıla adıyla eklektik bir din kurmanın peşine düşmüştür. Çıla’ya karşı İmam Rabbânî Sıla olarak kendisini iki milenyum arasında köprü şahsiyet olarak tasvir etmiştir. İmam Rabbânî’nin tecdîdi ise aksine İslâm’ın kıyâmete kadar bâki ve onun ötesinde her asrı ve mekânı şâmil olduğunu ortaya koymak olmuştur. İmam Suyûtî dönemindeki milenyumcular ise Ekber Şah’dan farklı olarak milenyumun yâni bininci yılın başında kıyâmetin kopacağına inanmışlardı. Kıyâmetin kopmasını bekliyorlardı. Bunu çürütmek üzere İmam Suyûtî ‘el Keşfu fi mücazefeti hezihi’l ümmeti el elf/ Bu ümmet bin yılını aşacaktır’ kitabını kaleme almıştır. Suyûtî bu kitabında ümmetin ömrünün bin ile 1500 yıl arasında olacağını ifâde etmiştir (2). Bir başka görüşe göre de Mehdi bu yüzyılda zuhûr etmeyecektir. Dolayısıyla Hazreti Îsâ da nüzûl için gelecek asırları bekleyecektir. Zîrâ İmam Rabbânî müceddid hadîsini delil göstererek çağındaki Mehdici hareketlere karşı çıkmakta ve Mehdi veya müceddidin hicrî asırların başında geleceğini delil göstermektedir. Onları savuşturmaktadır. 15’inci yüzyılın çeyreğini geçtiğimize göre Hazreti Îsâ ve Mehdi’nin nüzûlü gelecek asra tâlik edilmiştir (ertelenmiştir). Bu tekellüflü (külfetli/zorlama) bir tevildir. Bu konudaki târihler itibârîdir. Mehdi sadece müceddid olma vasfını hâiz değildir aynı zamanda halîfedir ve hilâfet ise zamanla taayyün etmez (ortaya çıkmaz). Bu konuda tam hakîkat olayların zuhûrundan sonra anlaşılır. Bugün küçük alâmetlere bakınca neredeyse çıkmayanın kalmadığı görülmektedir. Bundan dolayı dünyâda kıyâmet öncesi bir çağda yaşadığımıza dâir sâdece Müslümanlar arasında değil bütün ehli din ve diyânet arasında bir mutâbakat vardır. Elbette bu ittifâkın yanılma payı olabilir. Lâkin mesele zâhiri üzere bakıldığında açıktır. Artık dünyâ tükenme aşamasına gelmiştir. Hem siyâsî, hem ontolojik, hem ekolojik hem de sosyal olarak büyük bir çürüme yaşamaktadır. Bu çürüme dünyânın son iyilik nesli ortaya çıkmadan nasıl tâmir edilebilir? Meseleye dikey baktık, bir de yatay bakalım(…) Notlar: 1- http://www.dunyabulteni.net/?aType=yazarHaber&ArticleID=18934 ve hadisin metnine bak: Nubuat er Resul, Hüsam Süleyman el Es’ad, Daru’n Nefais, s: 56 2- Risaletün Şerife İmam Allame Muhammed İsmail Emir es Sanaani, Mektebetü Dari’l Kuds, s: 41

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak