Ara

Yolculuk Nereye?

Yolculuk Nereye?

Yolculuk Nereye?

Ferhat Aslan

Âile Danışmanı ve Psikoterapist

Hayat bir yolculuktur. Eş olmak ise, aynı araçta bu yolcuğu sürdürmektir. İki eş bir araç ve tek direksiyon. Eğer gideceğiniz hedef bir değilse, hattâ tam ters istikamet ise, bir araç aynı anda iki tarafa doğru gidemeyeceğine göre iki taraftan biri memnun olmayacaktır hâliyle. Bu ise yolculuk boyunca devâm edecek olan bir çatışmanın, sürtüşmenin ciddî bir sebebi olacaktır. Ya biri istemeye istemeye diğerinin hedefine doğru gitmeyi göze alacaktır. Bu ise içten içe bir gerilime ve ileriye dönük yine büyük patlamalara sebep olacaktır. Veya biri, “Dur arkadaşım, ben iniyorum.” diyecek ve inecektir araçtan. Yâni boşanacaktır. Eğer çocuklar varsa, araçtan inmek o kadar da kolay olmayacaktır. Zîrâ çocuklar araçta mı kalacak, onlar da mı inecek kavgası başlayacaktır. İnseler de kalsalar da sorun çözülmüş olmuyor. Annelerinden veya babalarından kopan çocuklar ve evlat özlemi çeken ebeveynler halkasına birkaç kişi daha eklemekten öteye geçmeyecektir bu yaklaşım. İkisi de inmiyor ve ancak her biri durmadan direksiyona el atıp kendi istikametine çevirmeye çalışıyorsa, araç sağa sola savrula savrula gidecektir. Kazâ riski çok yüksek olan bir yolculuk ne kadar anlamlı ve keyifli olur siz düşünün. Bu yüzden evlilik gerçekleşmeden önce, eş seçimi sürecinde eş adayımıza şu soruyu mutlaka sormalı ve net cevâbını almalıyız: Yolculuk nereye? Aynı istikamete gitmeniz, evliliğinizi büyük bir oranda kolaylaştıracaktır ve âile içi muhtemel, ama çok büyük bir sorun kaynağının kapısını daha başından kapatmış olacaksınız. “Yolculuk nereye?” sorusu, kişilerin hayâta ve varlığa verdikleri ve dolayısı ile kendi yaşam tarzlarına, davranışlarına yansıttıkları anlam ile ilgilidir. Bunun başında ise inançlar gelmektedir. Zîrâ “Kimsin, nereden geliyorsun ve nereye gideceksin?” sorularına inançlar, dinler cevap vermektedir. Kimi zaman her iki tarafın geleceğe dönük bir hedefi olmayabiliyor ve ne yazık ki bunun örnekleri de çoktur ve artmaktadır her geçen gün. Veya hedefleri var ama meşgaleler, câzip uğraşlar bu hedefleri onlara unutturmuş olabilir. Gününü gün etmek, eğlenmek, dünyâdan haz almak, doya doya hayâtı yaşamak gibi bir durumun içinde olabilirler. Çok rahatlıkla diyebilirim ki, bu durum da ayrı iki hedefe giden eşlerin durumu kadar âile içi muhtemel sorunları bünyesinde barındırmaktadır. Neden mi? Çünkü aracınız ne kadar lüks olursa olsun, eğer bir hedefe doğru ilerlemiyorsanız yâni çıktığınız yolculukta nereye gideceğinizi bilmiyorsanız ve öylesine yolculuk yapıyorsanız, bu durum eşyânın doğasına aykırı olduğu için ruhsal açıdan sıkılmanıza, gerilmenize ve kaygılarınızın artmasına sebebiyet verecektir. Evet, bir yere kadar aracın içi sizi oyalar, meşgûl eder, kısmen mutlu eder, ama bir süre sonra sıradanlaşır ve dikkatinizi neredeyse hiç çekmez olur. Aracın içinde iken size gerçek mutluluk ve keyif veren şey, aracın iç donanımı veya lüks olması değildir, gittiğiniz hedefin varlığı ve o hedefe doğru adım adım ilerlemenizdir. “Eşyânın doğasına aykırıdır” ifâdesini biraz açmak istiyorum. Bir şeyin içinde olan varlık, o şeyin ötesine doğru yol almak üzere programlanmıştır. Yâni içinde bulunduğu şeyden sıyrılmak ve ötelere yolculuk yapmak için tasarlanmıştır Evrenin Hâkimi tarafından şu muhteşem evren. Hiçbir bebek anne karnında, hiçbir çekirdek sert kabuğun içinde, hiçbir tırtıl ise kozanın içinde kalarak mutlu olamazlar. Her üçünün de hedefleri, içinde bulundukları dünyâyı zorluklara rağmen aşmak ve ötesine yolculuk yapmaktır. Zorlukları kolaylaştıran ise bu hedefin varlığı ve ona doğru adım adım ilerlemektir. Hayat zor geliyor ve eşiniz ile sorunları aşamıyorsanız, ya hedefsizlik veya hedef sapması var olabilir. Bebeğin anne karnının dışında bir hedefi ve gayreti, çekirdeğin ise kabuğun ötesinde bir hedefi ve mücâdelesi yoksa, onlar için ölmek ve çürümek mukadderdir dar dünyâlarının içinde. Dünyâ’da yaşayan insanı mutlu eden şey dünyâ olmadığı gibi, mutsuz eden de dünyâ değildir. Nitekim aynı araçta seyahat eden kişilerden bazıları mutlu bazıları ise mutsuz ve hattâ ağlamaklı olabilmektedir. Bunun sebebi araç olsa idi herkesin mutlu olması gerekirdi. Asıl sebep nereye gittikleri, yâni hedefleri ile ilgilidir. Kimi düğüne, âile ziyaretine kimi ise cenâzeye veya ağır bir hastaya doğru adım adım ilerliyor olabilir. Onları mutlu veya mutsuz eden hedefleridir. Yanlış hedefler veya hedefsizlik âilelerin bence en büyük sorun kaynağıdır. En yanlış hedef ise, kabuğunu parçalayıp içinden çıkmamız gereken dünyâya daha sıkı sarılıp, ondan çıkmaktan korkmaktır. Tırtıl kozaya gömülüp, ona âşık olup kendini kaptırırsa, karanlığın içinde, anlamsız ve kısa bir hayâtı tercih etmiş olur. Bu durum kozanın fıtratına zıt olan bir hedef yâni hedef sapması değil midir? Büyük hedef ve idealleri olmayan veya olup da onlara odaklanmayan eşler, ne yazık ki, birbirinin kusurlarına, hatâlarına, yanlışlarına odaklanmaya başlarlar. Her gün eşi ile kavga edecek kadar vakti olanın, büyük hedefleri yok demektir. Çanakkale cephesinde savaşan askerlerimizin günlük yemek menüsünü gördünüz mü bilemiyorum.. Evdeki yemeğin çeşidini, tadını tuzunu, giydiği kıyâfetlerin markasını bahane ederek kavga çıkaran eşlerin kulakları çınlasın. Buyurun size ibretlik yemek menüsü ve kıyafet markası: Yukarıdaki menüyü ve kıyâfeti sorun yapmayan asker ile evdeki yemeği ve giydiği kıyâfetleri ciddî bir sorun olarak görüp, üzerinde kavga eden çiftler arasında tek bir fark vardır: Askerin hedef ve ideal varlığı, eşlerin ise hedefsizlik ve idealsizliği. Büyük hedefi olanlar, küçük şeylerle uğraşmazlar. Ne yemek ve ne de kıyâfet, en kıymetli varlık olan insan için aslâ hedef olamaz. Yaşamak için yiyen ve giyen ile yemek ve giymek için yaşayanın tek farkı hedefleridir. Dünyânın ötesinde hedefi olmayanın, dünyâ kadar sorunu var demektir. Dünyâ bir araçtır, amaç olamaz insan için Dünyânın ötesindeki hedeflere odaklanan eşler, kavga unsurlarını minimize etmişler demektir.
  1. Şirazi ne güzel demiş: “Dünyâ öyle bir mal değildir ki bir kavgaya değsin.”
Kavga ediyorsak, ya dünyânın ötesinde bir hedefimiz yoktur yâni dünyâ kendisi bir hedef olmuştur; ya da hedefimiz var ama unutulmaya yüz tutmuştur. Hedeflerinizi yeniden gözden geçirmeniz, anlam veremediğiniz birçok sebepsiz gerilimlerinizi, çatışmalarınızı ve kavgalarınızı ortadan kaldıracaktır. Sâhi! Yolculuk nereye?..

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak