Ara

Sedef Hastalığı (Psöriazis)

Sedef Hastalığı (Psöriazis)

Sedef Hastalığı (Psöriazis)

Ferda Ümit Gedik

Sedef hastalığı; kuru, pul pul dökülen ve yer yer kaşıntılı olan bir deri tablosuyla kendini gösteren kronik iltihaplı bir hastalıktır. Aynı zamanda cildin bâzı kısımlarında kalın sarı kabuk oluşur. Psöriazis, bağışıklık sisteminin vücûdun kendi bir dokusuna zarar verdiği otoimmün hastalıklardandır, buradaki hedef deri hücreleridir. Sedef hastalığının meydana gelmesinde hem fiziksel hem psikolojik sebepler mevcuttur. Sıhhatli bir üst deri normalde 4 haftada bir yenilenirken sedefli deri bu işlemi 3-4 günde bir gerçekleştirir. Psöriazisi geleneksel tıp kronik hastalık kabûl eder. Sedef hastalığı olan insanlar çoğunlukla kendilerini çâresiz hisseder ve hastalığıyla yaşamaya çalışır. Yapılagelen tedâviler hastalığın belirtilerini hafifletir veya geçici olarak kaldırır fakat iyileştirmez. Ancak, bütünsel olarak düşünen ve yaşayan kişiler cilt görünümlerini önemli ölçüde iyileştirebilir ve aktif olarak iyileşmeye katkıda bulunabilir. Sedef hastalığının ilaçları kuvvetlidir ve yan tesirleri çoktur. Bu tedâviye geçmeden önce; beslenmeyi değiştirmek ve belli bâzı besin destek maddelerini kullanmak denenebilir. Çünkü mevcut sedef hastalığı beslenme tarzı kaynaklı da olabilir. Beslenme vücuttaki her süreci etkiler. Beslenme vâsıtasıyla hastalıklar hafifletilebildiği gibi ağırlaştırılabilir de. Her kronik hastalıkta olabileceği gibi sedef hastalığında da belirli bir beslenme ile şikâyetlerde çok iyi bir iyileşme sağlanabilir. Psoriasis Vulgaris Psoriasis vulgaris sedef hastalığının en sık görülen çeşididir. Deride keskin ve düzensiz sınırlı kırmızımsı plaklar vardır ve bunların üzeri gümüş-beyaz pullarla/kepekle kaplıdır. Bu pullar bilhassa saçlı deride, kulak arkası alanda, dirsek ve dizlerde gözlenir. Verilen tedâviler genellikle hâricen kullanılan ilaçlardır. Bunlar arasında salisilik asit preparatları, katran içeren kremler ve glukokortikoidler (kortizon) vardır. Bu ilaçlar belirtilerle mücâdele eder fakat hastalığın sebeplerini yok etmez. Üstelik bu ilaçların ciddî yan tesirleri vardır. Sedef Hastalığının Sebepleri

  1. Zayıf veya Çok Yüklenilmiş Bağışıklık Sistemi ile Risk Yükselir
  1. Hasta Bağırsaklar

Sağlıklı bir bağırsak mukozası zararlı maddelerin bağırsaklardan vücûda geri dönüşüne mâni olur. Bunun şartı ise hakîkaten sağlıklı ve hasarsız bir bağırsak mukozasıdır. Bilimsel bir çalışmada isbatlandı ki, sedef hastalarında sıklıkla bağırsak mukozasında mikroskobik yaralanmalar mevcut ve bunlar bağırsakta iltihaplı süreçlere sebep oluyor.

  1. Bozulmuş Bağırsak Florası

1986 gibi erken bir târihte yapılan bir bilimsel çalışmada, mevcut sedef hastalığı ile çok bozulmuş bağırsak florası arasındaki somut bağlantı isbatlanmıştır. Bu çalışmada, saçlı deride seboreik ekzeması olan hastaların ve yine saçlı deride sedef hastalığı gözlenen hastaların gaita numûneleri incelendi. Netîceler gösterdi ki hastaların hepsinde çok patolojik bağırsak floraları mevcut ve herşeyden önce, ağırlıklı olarak patolojik maya mantarları gözlenmekte.

  1. Asitleşme Nüksleri Arttırır
  1. Sağlıksız Beslenme

Sağlıksız beslenme şunlara sebep olur: Bağışıklık sisteminin zayıflaması, bağırsakta disbakterioz (patojen bakterilerin etkinlik kazanması), vücutta asit artışı. Bugünlerde beslenmede yapılan en büyük hatâ; aşırı miktarda şeker, beyaz unlu ürünler, düşük kalite hayvânî protein ve hazır gıdâlar tüketmektir. Yapılan klinik araştırmalara göre günde 1 çay kaşığı şeker bile kronik iltihaplı süreçlerin gelişmesine sebep olabilir. Yüksek miktarda hayvânî ürünler ve süt ürünleri tüketince sindirim sistemine büyük yük biner. Vücut çoğu zaman bu kadar çok proteini işleyemeyebilir. Yüksek ürik asit konsantrasyonuna bağlı olarak, sedef hastalığının gelişimini büyük ölçüde artırabilecek bir protein fazlalığı söz konusudur. Tavsiyelerimiz

  1. Sağlıklı Beslenme

Her kronik hastalıkta olduğu gibi sedef hastalığında da, belli şekil bir beslenme herkes için eşit oranda uygun değildir. Hasta kendi durumunu gözleyip nelerden kaçınması gerektiğini tesbit edebilir. Bir sedef hastasında hastalığı kötüleştiren gluten iken bir başkasında süt ürünleri, bir diğerinde asitli yiyecekler olabilir.

  1. İltihap Önleyici Sıvı ve Katı Yağlar

Sedef hastalığında iltihabı önlemek için sâdece anti-inflamatuar etkisi olan yüksek kaliteli sıvı ve katı yağların tüketilmesi tavsiye edilir.

  1. Karaciğer Temizliği

En büyük detoksifikasyon organımız olan karaciğer, vücuda giren tüm toksinlerle karşı karşıyadır. Sedef hastalarında, çoğunlukla bozulmuş bağırsak fonksiyonları dolayısıyla karaciğer de ek zehir yüküne mâruz kalır. Aynı şekilde bağışıklık sistemi de bunca yüke karşı daha kuvvetli olmalıdır. Şu âşikârdır ki, karaciğeri kuvvetlendirmek otomatik olarak bağışıklık sisteminin yükünün hafiflemesine yol açar. Karaciğere iyi gelen çok sayıda şifâlı bitki vardır. Devedikeni, karahindiba ve enginar karaciğer temizliğinde en bilinen bitkilerdendir.

  1. Antioksidanlar

Zayıf bir organizmada ve otoimmün hastalık tipi iltihâbî reaksiyonlar esnâsında her zamankinden fazla serbest radikal aktif hâldedir. Bunlar organ hücrelerine saldırıp onları tahrip edebilen aşırı agresif moleküllerdir. Burada, hücre hasarlarına mâni ve iltihâba karşı etkili olan antioksidanların kullanımı bilhassa mühimdir.

  1. D Vitamini

Güneş ışığının sedefli cilt üzerinde çok olumlu tesiri vardır. Güneş ve tuzlu suyun birlikteliği de çok tedâvi edici olabilir. Güneş ışığı ciltte emilir ve oldukça karmaşık bir süreçle aktif D vitamini hâline dönüştürülür. D vitamini vücûdu çok yönden destekler. Sedef hastalığı açısından bağışıklık sistemi üzerindeki etkisi çok mühimdir. D vitamini meselâ -otoimmün hastalıkların oluşmasından mesûl olan- aşırı immün reaksiyonları durdurur. D vitamini ayrıca, “defensin” ismi verilen endojen antibiyotiklerin çok miktarda üretilmesini sağlar. Ek olarak, D vitamini bağışıklık hücrelerindeki özel bir geni harekete geçirir, bu da iltihap oluşturucu nörotransmiterlerin üretimini azaltır ve böylece enflamatuar cevâbı zayıflatır. Bunun ötesinde D vitamini, yeni deri hücrelerinin aşırı üretimini kuvvetli bir şekilde önlemektedir.

  1. Baz Banyosu

Güneş kadar deniz suyu da sedef hastalığına şifâlıdır. Suyun içindeki tuz derideki kabukları yumuşatır ve sonra yerinden ayırır. Tuz burada dezenfekte edici ve iltihap önleyici etkiye sâhiptir ve kaşıntı da ortadan kalkar. Tuz banyosuyla cilt tekrar nefes alır ve yumuşak ve esnek olur.

  1. Deasidifikasyon-Asitsizleştirme

Vücut asidoza (asit fazlalığına) uğrayınca bu durum, devâm eden sedef ataklarına sebep olabilir. O zaman vücûdu fazla asitten arındırma tedbirleri, yapılacak en mühim işlerden biri hâline gelir. Tavsiye edilen bir anti-enflamatuar diyet de bu husûsu dikkate almaktadır. Ek olarak, vücut hücrelerinin içindeki ve dışındaki fazla asidi dengeleyebilen bir deasidifikasyon tedâvisini tavsiye ediyoruz.

  1. Bağırsak Florası İnşâsı

Sağlıksız bir yaşama ve beslenme tarzı vücutta asit fazlalaşmasına sebep olacaktır. Bu durum ise bağırsağı hasta edecek ve bağışıklık sistemini zayıflatacaktır. Bunların sonrasında da bütün organizmayı etkisi altına alabilecek hastalıklı bir döngü ortaya çıkar. Hasta bağırsak florasının cilt sağlığı üzerindeki etkileri de uzun zamandır bildiğimiz bir husustur. Bağırsak mukozasının rejenerasyonuna ve bağırsak florasının dengeye gelmesine katkıda bulunan tedbirler, fazla çaba sarfetmeden uygulanabilecek en mühim noktalardandır. Sağlıklı bir bağırsak ortamı bağışıklık sisteminin de kuvvetlenmesine vesîle olacaktır. Bu önlemler bütün vücut bölgeleri için de olumlu netîce verecektir. Hattâ insanın rûhu bile bağırsak temizliğinden fayda görecektir çünkü sinir sistemi ile bağırsaklar çok yakın irtibat hâlindedir. Kaynakça: https://www.zentrum-der-gesundheit.de/psoriasis-ernaehrung.html https://www.zentrum-der-gesundheit.de/psoriasis-vitamine.html https://www.zentrum-der-gesundheit.de/schuppenflechte-psoriasis.html

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak