“Ben, Allâh’a hakkıyla şükreden bir KUL olmayı arzu etmez miyim?”1
MÜSLÜMANIN ASIL GÖREVİ ALLÂH’A KULLUKTUR
Mü’minin en önemli görevi Allâh’a kulluktur. İnsanlar ve cinler Allâh’a kulluk etmek için yaratılmışlardır. Kulluk sâdece ibâdet ve tâat şekilleriyle sınırlı değildir. Îman, ihlâs, ibâdet, takvâ, ilim, ahlâk, cihad konularında ve hayâtın her alanında Allâh’ın istediği, emrettiği, izin verdiği ve râzı olduğu şekilde İslâmî bir hayat yaşamak kulluğun gereğidir.
“Onlara ancak dinde ihlâslı bir şekilde tevhid ehli olarak Allâh’a kulluk etmeleri emrolunmuştu.”2 Kulluk, Allâh’a ve temel îman esaslarına sarsılmaz bir îmanla inanmak, O’nun hükümlerine en güzel şekilde uymak, O’nun kazâ ve kaderine tam anlamıyla teslîm olmaktır. Kulluk; Allâh’ın dînine sonsuz bir bağlılıkla bağlanmak, sâdece O’na güvenmek, O’nun emirlerine sonsuz bir sevgi ve saygıyla boyun eğmek, hiçbir karşılık beklemeksizin O’na gönülden itâat etmektir.
Kulluk; isyan, itiraz ve kuşku kabûl etmez. Kulluk, kesin ilâhî emirlerde tartışma kabûl etmez. Kullukta şikâyet ve sızlanma yoktur. Kullukta şükürsüzlük ve nankörlük yoktur. Kullukta gurur ve benlik yoktur.
Kulluk şuurunu taşıyan mü’min, Allah ve Rasûlü’nün emirlerine sonsuz bir bağlılıkla ve sonsuz bir teslîmiyetle itâat eder. Kul olduğunu düşünen kişi mütevâzi, ihlâslı, fedâkâr ve samîmî bir Müslüman olur. Kul olduğunun farkında olan mü’min gururlu, kibirli, bencil, egoist ve kıskanç olamaz. Dâimâ neden ve nasıl yaratıldığını düşünür. Cenâb-ı Hakk’ın azameti yanında kendisinin basitliğini ve hiçliğini düşünür, haddini bilir.
ALLÂH’IN EN DEĞERLİ KULU PEYGAMBERİMİZDİR (SAV)
En ideal, en güzel ve en üstün kulluk tarzını bize gösteren, hayâtıyla ve sünnetiyle bunu insanlığa öğreten Efendimiz Hz. Muhammed Mustafâ (sav)’dir. Allâh’ın son elçisi ve en üstün Peygamberi olma yanında O’nun en sevgili, en değerli kulu olma şerefine erişen Peygamberimiz (sav), her konuda bizim için rehber olduğu gibi kulluk (ubûdiyet) noktasında da bizim için rehberdir.
Efendimiz’in (sav) gece sabahlara kadar ayakları şişecek derecede namaz kıldığını gören Hz. Âişe vâlidemiz O’na (sav) acımış;
- Yâ Rasûlallâh! Senin geçmiş ve gelecek bütün günahların affolunduğu halde ne diye böyle yapıyorsun? demişti. Bunun üzerine Allâh’ın Rasûlü:
- “Ben, Allâh’a hakkıyla şükreden bir KUL olmayı arzu etmez miyim?3 diye cevap vermişti.
- Gerçek anlamda KUL olabilmek için, Allâh’ın en sevgili kulu Efendimiz’i örnek almalı, O’nun ahlâkıyla ahlâklanmalıyız. O’nun tertemiz sünnet-i seniyyesini baştâcı ederek ilim, irfan ve irşad erbâbı olmalıyız.
- Allâh’ın sevgili kulu olabilmemiz için Furkan Sûresi’nin son âyetlerinde özellikleri birer birer belirtilen Rahmân’ın has kulları (İbâdur-Rahmân)’ın seçkin özelliklerini ve üstün güzelliklerini kazanmaya çalışmalıyız.
- En hayırlı nesil ve en ideal toplum modeli olan sahâbenin hayâtını iyi incelemeli ve onların rehberliğinde yeni yepyeni bir hayat inşâ etmeliyiz.
- Takvâ Medeniyeti’nin kurucusu olan târihî İslâm büyüklerinin, sâlih kulların, gönül adamlarının hayatlarını incelemeli ve onların yolunu izlemeliyiz.
- Îman, ibâdet, ihlâs, takvâ, ilim, cihad, ahlâk ve muamele yönünde kendimizi dâimâ muhasebe etmeliyiz. Kulluğun gereklerini yerine getirme azim ve kararlılığını sürdürmeli, Allâh’ın kulu olduğunu unutan gâfillere bakıp ders ve ibret almalıyız.
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak