Ara

Kâinât Âilesinin En Şerefli Varlığı İnsan

Kâinât Âilesinin En Şerefli Varlığı İnsan

Yeryüzü, gökyüzü yaratıldı önce. Ardından yer ve gök dizayn edildi. Cansız dediğimiz varlıklar, bitkiler ve hayvanlar. Sonra melekler ve insanlar yaratıldı. Her şey tamamdı, yeryüzü halîfesini bekliyordu ve insan yaratıldı. Yeryüzü toprağından, hem de özlü ve pişmiş balçığından yaratıldı insan. İnsan yeryüzünden yaratılmış, imtihanı orada gerçekleşecek, nihâyet ölünce yine oraya dönecek, diriliş günü yine oradan çıkarılıp Huzur’a getirilecekti.Sizi yerden yarattık, oraya döndüreceğiz, sizi tekrar oradan çıkaracağız.1

Kâinatta her şey mükemmel bir biçimde ve yerli yerince var edilmişti. Her şey insan içindi, onun emrine verilmişti. Bu insan için büyük bir sorumluluktu. Zîrâ her şey kendisi için, o ise Yüce Yaratıcısı için halk edilmişti. Allâh’ın göklerde olanları da, yerde olanları da buyruğunuz altına verdiğini, nîmetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsân ettiğini görmez misiniz?2 Göklerde olanları, yerde olanları, hepsini sizin buyruğunuz altına vermiştir. Doğrusu bunlarda, düşünen kimseler için dersler vardır.3

Ve insan; göklerin, yerin ve dağların yüklenmekten kaçındığı emâneti yüklenmişti. Doğrusu Biz, sorumluluğu göklere, yere, dağlara sunmuşuzdur da onlar bunu yüklenmekten çekinmişler ve ondan korkup titremişlerdir. Pek zâlim ve çok câhil olan insan ise onu yüklenmiştir.4 İnsan, yüklendiği bu emânetin hakkını verdiği sürece izzetli olacak, aksi takdirde zillete düşecekti.

Kâinatta var edilen her şey uyum içerisindeydi. Her şey yaratılış gâyesine göre kodlanmıştı ve bu gâyeye uygun hareket ediyordu. Güneş belirlenen saatlerinde doğmak, batmak, ışıtmak ve ısıtmak için… Gökyüzü rüzgârlarını estirmek, yağışlarını yağdırmak ve diğer görevlerini yerine getirmek için… Elma ağacı elma vermek, muz ağacı muz vermek için… Arı bal yapmak, inek süt vermek için… Diğerleri de kendilerine biçilmiş görevleri yerine getirmek için yaratılmışlardı… Cinler ve melekler için de özel görevler vardı. Cinlerin dışında tüm varlıklar yaratılış gâyeleri doğrultusunda hareket edeceklerdi. Hem de isteyerek baş eğmişlerdi yaratıcılarına… Allâh’ın dîninden başka bir din mi arzu ediyorlar? Oysa göklerde ve yerde kim varsa, ister istemez O'na teslîm olmuştur, O'na döneceklerdir.5 Sonra, duman hâlinde bulunan göğe yöneldi, ona ve yeryüzüne: «İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin» dedi. İkisi de: «İsteyerek geldik» dediler.6

Yeryüzünün en donanımlı varlığı insana düşen de kâinattaki bu âhenge uygun hareket etmekti. Zîrâ Yaratıcı’ya boyun eğmek ve O’nun belirlediği ölçülere uygun hareket etmek en fazla insana yakışıyordu. Bu, insanın dünyâ ve âhirette hayrına, yararına olan şeydi. O’nun ölçülerine uygun hareket etmek insanın dünyâda huzurlu yaşamasını, âhirette mutlu bir hayâtın adamı olmasını sağlayacaktı. Çünkü insan, yeryüzünde kendisine sunulan düzeni korumak ve onu îmâr etmekle görevlendirilmişti. Biz insanı en güzel şekilde yarattık… Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık.7 O’ndan başka tanrınız yoktur; sizi yeryüzünde yaratıp orayı îmâr etmenizi dileyen O'dur.8 Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etmeleri için yaratmışımdır.9

İnsanın bu yaratılış gâyesine uygun hareket etmesini sağlamak için Yüce Yaratıcı, ona başta akıl olmak üzere çok önemli yetenekler vermişti. Ayrıca kâinat kitâbının her bir sayfası, insanı uyaran ve istikâmet çizgisinde tutan âyetlerle dopdoluydu. Bununla da kalınmadı, insana kendi cinsinden ve en seçkinlerinden önderler gönderildi. Bu önderler vâsıtasıyla Yüce Allâh’ın öğretileri hem sözlü, hem de görsel olarak insana sunuldu. Bu süreç içerisinde fıtrat üzere kalan, bu uyarılara uygun hareket eden ve yaratılış âhengini bozmayan insanlar oldu. Onlar bu dünyâda izzetle yaşadılar, âhirette de cenneti hak edenler oldular. Ancak çoğu insan bu sınavı başaramadı. Akl-ı selîminin, temiz vicdânının sesini dinleyemedi. Peygamberlerinin çağrısını duymadı ve o kutlu çağrıya uymadı. Yaratıcısının, atasının ve kendisinin düşmanı olan şeytânı dinlemeyi tercîh etti, şeytanın adımlarına ve adamlarına uymayı yeğledi. Sonuçta kâinâtın âhengi bozuldu, barış/sulh ve selâmet yurdu olması gereken yeryüzü kan gölüne, gözyaşı seline döndü. İnsan kendini Rabbinden, O’nun mesajını dinlemekten, o mesaja uymaktan müstağnî gördü ve azdıkça azdı. Bozgunculuk ve kan dökmeye yöneldi. Böylece yeryüzünün düzen ve dengesi bozuldu. Maddî ve mânevî her şey kirlendi. Hava, su, nâmus, vicdan vb. pek çok şey bu kirlenmeden payına düşeni aldı. İnsanoğlu kendini müstağnî sayarak azgınlık eder.10

Geçmişte ve hâlen yaşananlar karşısında insana düşen, olanlardan ders çıkarmak ve yeniden aslına dönmek, fıtratını keşfetmek ve âit olduğu âilesine dönmektir. İlâhî irâde tarafından döndürülmeden, kendi irâdesiyle Rabbine, aslına, asıl yurduna dönmektir. Zîrâ insanın küfür, inkâr ve isyanda kalması onun için gurbettir. İnsanın îmâna, İslâm’a ve tâate dönmesi ise onun sılasıdır. İnsanın dünyâ ve âhiret mutluluğu da buradadır. Rabbinize yönelin. Azab size gelmeden önce O'na teslîm olun; sonra yardım görmezsiniz. Size ansızın, farkına varmadan azap gelmeden önce Rabbinizden size indirilen en güzel söze, Kur’ân'a uyun.11 Ey inananlar! Kurtuluşa ermeniz için hepiniz tevbe ederek Allâh’ın hükmüne dönün.12 Kaçacak yer nerede?13 Diyeceğiniz gün gelmeden hepiniz Allâh’a kaçınız.14 Rabb'inizin mağfiretine ve Allâh’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış eni gökler ve yer kadar olan cennete koşuşun.15 Ey insanlar! Rabbiniz tarafından bağışlanmaya, Allâh’a ve peygamberine inananlar için hazırlanmış, genişliği yerle göğün genişliği kadar olan cennete koşuşun; bu Allâh’ın dilediğine verdiği lütfudur. Allah, büyük lütuf sâhibidir.16 O halde yarışanlar bunun için yarışsınlar.17 Hayırlarda yarışın.18 Demek ki hayır safında olmak yetmez, hayırlarda yarışmak gerekir. Öncülerden olmak için gayret etmek, koşturmak gerekir. Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan gözümüzün aydınlığı olacak insanlar ihsân et ve bizi, Allâh’a karşı gelmekten sakınanlara önder yap!19

Dipnotlar
1- 20 Tâhâ, 55.
2- 31 Lokmân, 20.
3- 45 Câsiye, 13.
4- 33 Ahzâb, 72.
5- 3 Âlu Imrân, 83.
6- 41 Fussılet, 11.
7- 95 Tîn, 4-5.
8- 11 Hûd, 61.
9- 51 Zâriyât, 56.
10- 96 Alak, 6-7.
11- 39 Zümer, 54-55.
12- 24 Nûr, 31.
13- 75 Kıyame, 10.
14- 51 Zâriyât, 50.
15- 3 Âlu Imran, 133.
16- 57 Hadîd, 21.
17- 83 Mutaffifîn, 26.
18- 2 Bakara, 148.
19- 25 Furkân, 74.

Temmuz 2019, sayfa no: 8-9-10

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak