Ara

İslâm’da Ticâret Ahlâkı Müslümanın Genel Ahlâkının Bir Yansımasıdır

İnsan sınırsız ihtiyaçlar ve bu ihtiyaçları temin edebilecek birtakım melekelerle (akıl, irâde gibi) birlikte yaratılmıştır. İnsan bu melekelerini kullanarak, hayâtiyetini devâm ettirebilmek için ihtiyaç duyduğu şeyleri karşılamanın yollarını arar. Bu ihtiyaçlarının hepsini kendisinin karşılaması imkânsızdır. Bunun için ihtiyaç duyduğu ama kendisinin üretemediği şeyleri, onu üreten bir başkasından çeşitli mübâdele/değiştirme vâsıtalarıyla elde eder ve ihtiyâcını karşılar. Bu mübâdele/değiştirme işlemine ticâret, bugünkü anlamda alış-veriş denilmektedir. Hayat/yaşamak, doğumla ölüm arasında geçen bir ihtiyaçlar toplamı ve bu ihtiyaçların karşılanmaya çalışıldığı bir zaman dilimidir. Dünyâ, bir anlamda ticârethâne; insan da bu dünyâda ticâret yapan bir tâcir hükmündedir. Bu açıdan bakıldığında hayâtın kendisi ticâret/alışveriştir. Her Müslüman için, bu hayat yolculuğundaki her hal ve durumunda bir tâcir hassâsiyeti içinde olma gayreti bir zorunluluktur. Tabii bu hassâsiyetin bir ölçüsü olmalıdır. İşte o ölçüyü Yüce Rabbimiz kullarına, Peygamberleri vâsıtasıyla gönderdiği ilâhî buyruklarında göstermiş; bu istikâmette yaşanacak düzenli bir dünyâ hayâtının mesûd bir âhiret hayâtı için güvence olduğunu beyân etmiştir. Mü’min ve muvahhid olan bir insana düşen görev; Allâh’ın emirleri, o emirleri bize tebliğ edip açıklayan Hz. Peygamber’in (sav) sünneti ölçüsünde bir dünyâ hayâtı yaşayabilmektir. Bu konuda Kur’ân ve Sünnet’te bizlere birtakım ilkeler vaz’ edilmiştir. Bu ilkeler hem insânî hem de İslâmî evrensel ilkelerdir. Ticâret ahlâkını ihtivâ eden bu ilkelerden bâzıları:
  1. Her Türlü Haram ve Bâtıl Yol Yasaklanmıştır
Yüce Rabbimiz: “Ey îmân edenler! Mallarınızı aranızda bâtıl yollarla yemeyiniz….”1 "Ey Peygamberler, temiz/helâl şeylerden yiyin, sâlih amel işleyin. Çünkü ben yaptıklarınızı hakkıyla bilenim"2 buyurmuş; Peygamberimiz (sav) de: “Kişinin elinin emeği ve mebrûr alış-veriştir.” buyurmuştur.3 Yâni alın teri, el emeği son derece önemlidir. Haksız kazanç yerilmiştir.
  1. Doğruluk ve Dürüstlük Emredilmiştir
Alışverişte doğru sözlü olmaktan maksat, sattığı malı müşteriye olduğu gibi arzetmek, onu aldatmamak demektir. Hadis şârihleri bu konuda şu değerlendirmede bulunurlar: “Alışveriş yapanların doğru söylemelerinden maksat satıcının fiyatını doğru söylemesi ve müşterinin de nasıl ödeyeceğini doğru söylemesidir. Açıklama yapmaktan maksat paranın ve malın ayıbının söylenmesidir. Gizlemekten maksat malın ayıbının gizlenmesidir. Yalan söylemekten maksat malın ayıbının gizlenmesi, malın vasıfları hakkında yalan bilgi vermektir.”4 Rabbimiz Kur’ân’da: “Ey îmân edenler! Yolunuzu Allâh’ın kitâbıyla bulmaya çalışın ve doğrulardan olun ve hem de doğrularla berâber olun.”5 “Verdiğiniz sözü yerine getirin çünkü verilen söz sorumluluğu gerektirir.”6 buyurmaktadır. Peygamber Efendimiz (sav) de hadislerinde şöyle buyurmuşlardır: “Doğruluktan ayrılmayınız çünkü doğruluk iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Gerçekten insan doğrulukla hareket etmeye devâm ederse Allah katında en doğru kimse olarak yazılır. Yalandan sakınınız çünkü yalan kötülüğe, kötülük ise cehenneme götürür. Gerçekten insan yalan söylemeye devâm ederse Allah katında çok yalancı yazılır.”7 “Dürüst, sözüne ve işine güvenilen tüccar; nebîler, sıddîklar ve şehitlerle berâberdir.”8 “Sözü ve muâmelesi doğru tüccar, kıyâmet gününde arşın gölgesi altındadır.”9Doğru tüccâra cennet kapısında engel olunmaz.10 Ebû Hüreyre’nin naklettiği kudsî bir hadiste şöyle buyurulur: “İki ortak birbirine hıyânet etmediği sürece üçüncüleri benim. Eğer onlar birbirine hıyânet ederlerse ben aralarından çekilirim.”11
  1. Helâl Olmayan Her Türlü Kazanç ve Kazanç Yolu Yasaklanmıştır.
  1. Fâiz Yasaklanmıştır
Kur’ân’da Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Allah alış-verişi helâl, fâizi haram kılmıştır.”12 "Fâiz yiyenler kabirlerinden, şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetlerinden kalktığı gibi kalkacaklardır. Bu hâl onların, fâiz tıpkı alışveriş gibidir demeleri sebebiyledir. Hâlbuki Allah alışverişi helâl, fâizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabb'inden bir öğüt gelir de fâizden vazgeçerse, geçmişte olan (hukûken) kendisinindir. Fakat (diyâneten) onun işi Allâh’a kalmıştır. Fakat kim de fâize dönerse onlar Cehennemliktir ve orada dâimî olarak kalacaklardır. Allah fâizi mahveder, buna mukâbil sadakaları bereketlendirir. Ve nankör-günahkâr hiçbir kimseyi sevmez."13Ey îmân edenler! Kat kat arttırılmış olarak fâiz yemeyin. Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz.”14 “Menedildikleri halde fâizi almalarından ve haksız (yollar) ile insanların mallarını yemelerinden dolayı içlerinden inkâra sapanlara acı bir azap hazırladık.”15 Peygamber Efendimiz (sav) de hadislerinde şöyle buyurmuşlardır: İbn Mes'ud şöyle bir rivâyet nakletmektedir: “Hz. Peygamber ribâyı (fâizi) yiyene de yedirene de lânet etti.16Fâiz, mahvedici yedi günahtan biridir.”17 "Bir kimse fâizden mal çoğaltırsa âkıbeti mutlaka yokluk çekmek olur."18
  1. Hile Yapmak, Aldatmak Yasaklanmıştır
Kur’ân’da bu konuda geçen bâzı âyetler şöyledir: “Bir şeyi ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam tutun, doğru terâziyle tartın. Böyle yapmak sonuç itibâriyle daha güzel ve daha iyidir.”19 “Ölçüyü adâletle tutun ve eksik tartmayın.”20Ölçü ve tartıyı adâletle yapın21 "İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek aldıkları zaman tam alan ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin vay hâline! Bunlar, büyük bir günde tekrar dirileceklerini sanmıyorlar mı? O gün insanlar Âlemlerin Rabbinin huzûrunda dururlar. Sakının; Allâh’ın buyruğundan dışarı çıkanlar muhakkak "Siccin" adlı defterde yazılıdır. Siccin'in ne olduğunu sen nerden bilirsin? O, yazılmış bir kitaptır. Yalanlayanların o gün vay hâline!.”22 Bir adam Rasûlullâh'a (sav) gelerek alış-verişte aldatıldığını söyledi. Rasûlullâh (sav) kendisine: "Alış-veriş yaptığın kimseye ‘Aldatmaca yok!’ de" buyurdu.23Müslüman bir kimsenin, bir malda kusur olduğunu bildiği halde müşteriye bunu haber vermeden satması haramdır.”24 (Buhârî, bunu bir bâbın başlığında kaydetmiştir.) Peygamber Efendimiz (sav) pazar yerinden geçerken elini bir buğday yığınının içine sokunca eline ıslaklık geldi. Bunun üzerine satıcıya sebebini sordu. Adam yağan yağmurun ıslattığını bildirince Allah Rasûlü (sav): “Bu ıslaklığı herkesin görmesi için zâhirenin üzerine çıkarman gerekmez miydi? Hîle yapan bizden değildir.”25 buyurdular.
  1. Yalan Yere Yemin Etmemek
Çok yemin önce malın çok satılmasını sağlar daha sonra malın yok olmasına sebep olur.”26Ey tüccar topluluğu! Hiç kuşkusuz, alış-verişe boş söz ve yalan yere yemin çokça karışır. Bu yüzden, bu eksikliği sadakalarınızla telâfi ediniz!”27Üç kimse vardır ki Allah kıyâmet gününde onlarla konuşmaz, onlara bakmaz, onları temize çıkarmaz ve onlar için elem verici bir azap vardır. Biri, çölde fazla suyu olup onu susuz yolcuya vermeyen; ikincisi, ikindiden sonra bir adama şuna, şuna aldığına dâir yemin ederek mal satandır. Öbürü de ona inanarak malı alır. Hâlbuki durum tam tersinedir. Üçüncüsü de devlet başkanına dünyâlık için biat edendir. Devlet başkanı onun istediğini verirse vefâ gösterir, vermezse ahdine vefâ göstermez28 Münzirî, hadîsin izâhında şu değerlendirmede bulunur: “İkindiden sonra malın satılması Allâh’ın gazabına sebep olduğu gibi, Allah öyle kimselerle kıyâmet günü konuşmaz.” İkindiden sonra satmaktan maksat; tüccar bakar akşam yaklaşıyor, mala revaç bulmak ve müşteriyi kandırmak için yemin eder.”29 Benzer bir hadis şöyledir: “Üç kişi vardır ki Allah kıyâmet günü onların yüzüne bakmaz, onları temizlemez, onlara can yakıcı bir azab vardır. Husrâna uğrayanlar kimdir Yâ Rasûlullâh dedim: “Verdiğini başa kakan, kibirinden izarını uzatan, yalan yeminle malını terviç edendir” dedi.”30
  1. Karaborsacılık Yasaklanmıştır
Bu konuda pek çok hadis zikredilebilir. Bâzıları şöyledir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Karaborsacı ne kötü kuldur! Fiyatların düştüğünü öğrenince üzülür, yükseldiğini duyarsa sevinir.”31Bir gıdâ maddesini 40 gece depolayıp (ihtiyaç varken) saklayan Allah’tan uzaklaşmış, Allah da onu kendisinden uzaklaştırmıştır.”32 "Pazara mal getiren rızıklandırılmış; ihtikâr (stok ve karaborsa) yapan lânetlenmiştir."33
  1. Müşteri Kızıştırmak
İbni Ömer(ra) şöyle demiştir: “Rasûlullâh (sav) müşteri kızıştırmayı nehyetti.”34 İbn Hacer’in beyânına göre; İbn Ebi Evfa: “Müşteri kızıştıran fâiz yiyendir, hâindir; müşteri kızıştırma aldatmadır, bâtıldır ve helâl değildir.” buyururdu.35 Bu tür alışverişte aldatma olduğu için ticârî ahlâka uygun değildir. Dolayısıyla bâtıl ve haramdır. Peygamber Efendimiz (sav) “aldatma cehennemdedir” buyurmuştur. Aldatmadan maksat aldatan kişi demektir.36 Hülâsa, Kur’ân ve Sünnet’in insanlığa sunduğu ticârî ahlâk ölçüleri sâdece ticârî değildir, evrensel anlamda “insan” olmanın gerektirdiği ölçülerdir. Müslüman, erdemli olan insandır. Her türlü ahlâkî üstünlüklerle donanmış insandır. Efendimiz (sav) de: “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” buyururken işte bu ahlâk sâhibi insandan yâni kâmil insandan söz etmektedir. Bize düşen kendimizi, ahlâkî özelliklerimizi bu vesîleyle tekrar gözden geçirmek olmalıdır. (Allâh’u a’lemu bi’s-sevâb) Dipnotlar: [1] Nisâ Sûresi, 29 2 Mü'minûn, 51 3 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/466 4 Kastalanî, Ebu’l-Abbas Şehabüddin Ahmed b. Muhammed (923/1519), İrşâdü’s-Sari li Şerhi’l- Buharî, IV. 36, Dar’u İhyai’l-Turasi’l-Arab, Beyrut, ts. 5 Tevbe,119 6 İsrâ Sûresi, 34 7 Müslim, İman, 62 8 Tirmizî, Büyû 4; İbn Mâce, Ticârât 1 9 İbn Mâce, Ticâret. 1; Mübarekfûrî, Tuhfetü’l-Ahvezî, IV. 336. 10 Mübarekfûrî, a.g.e, IV. 336. 11 Ebu Davud, Büyû 26 12 Bakara Sûresi, 275 13 Bakara suresi, 275-276. 14 Âl-i İmran,130 15 Nisa,161 16 Müslim, Müsâkât 25; Ebu Dâvud,Büyû 4; Tirmizî, Büyû 2; İbn Mâce, Ticârât 58 17 Buharî, Vesaya 23; Müslim, Hacc 144) 18 Ahmed, a.g.e., 1/395,424. 19 İsra,35 20 Rahman. 9. 21 Enam. 152. 22 Mutaffifin,1-10 23 Buhari, Büyu 48, İstikraz 19, Husümat 3, Hiyel 7; Müslim, Büyu 48, (1533); Ebu Davud, Büyu 68, (3500 24 Kaynak: Buhari, Büyu 19 25 Ebu Davud, İcare.16(III 272) 26 Nesâî, Ebu Abdurrahman b. Şuayb (303/915), es-Sünen, Buyû. 5, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992, (VII 254) 27 Ebu Davud, Büyû 1 28 İbn Mâce,Ticâret. 30(II.744) 29 Münzirî, II. 588, 3. Dipnot. 30 Tirmizî, Buyû. 5 (III. 516) 31 Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih, 6/549 32 Müsned, 2/33 33 İbn-i Mâce, Ticâret, 6 34 Buharî, Buyû. 60 (III. 24). 35 İbn Hacer, V. 89; Aynî, a.g.e, VI. 263; Aslan, Abdurrahman, Hadislerde Ticârî Ahlâk, Isparta,2001 (Y.Lis.Tezi),s.40; Aslan, a.g.e., göst.yer 36 Aynî, a.g.e, VI. 263.   Prof. Dr. Ali Çelik

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak