Ara

İÇİMİZDEKİ BARUT ÇUVALLARI

Kardeşlerim, Fahr-i Kainat Efendimiz, “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” buyruluyor. Kötü huylarımızı yok ederek, Allah’ın ve Rasülünün ahlakıyla ahlaklanacağız. Şu misali iyi dinleyin: Zatın biri bir ev yaptırıyor. Binanın zeminindeki barut çuvallarını temizlemeden içine çekilip oturuyor. Bir kıvılcım sıçrıyor çuvala, bina alt üst oluyor. Adam yorulmuyor, yeniden yapıyor. Aynı yere ve yine barut çuvallarının üstüne. İkinci ev de alt üst oluyor, böyle üç beş defa olunca, bir adam demiş ki: -Ey kardeşim! Bu parayı yolda mı buldun sen? Şu barut çuvallarını iyice temizlesen de ondan sonra binayı yaptırsan olmaz mı? Çünkü hepsini temizlesen de bir tanesi kalsa, yine tehlikededir o ev. Şimdi bu misalin açıklamasına gelelim. Kibir, bir barut çuvalı; riya, bir barut çuvalı, süma (başkaları duysun diye amel etmek), kendini beğenmek, haset, kin, gazap, buğuz, cimrilik… Bunların her birisi birer barut çuvalı… Bir kıvılcımla infilak eder. Her şeyden önce bunları ayıklamaya çalış, temeli iyi kaz. Bir kötü ahlakını düzeltmek için, bir sene olsun uğraş. Baktın öfkeleniyorsun, ilacını ben sana vereyim: La havle vela kuvvete illa billah… Kardeşimizin birisi çok sinirliymiş. Bir hoca efendi, bu tesbihi ona tavsiye etmiş. Dilinden bu tesbih düşmez olmuş. Birisi, “Nasılsın kardeşim dese; “İyiyim elhamdülillah, La havle vela kuvvete illa billah…” dermiş. Kayseri ulemasından Hacı Zühdü Efendi, şöyle dermiş:“Yerleşmiş bir cimriliği, yerleşmiş bir hasetliği, gazabı, kini temizlemek için hiç olmazsa bir sene çalışmak gerek.” Birbirine kin besleyen, gönül bağı kopmuş bir cemaate Allah’ın rahmeti inmez. Dervişler sohbet için toplanmışlar ama bir türlü feyiz alamamışlar. Sohbeti idare eden Şah-ı Nakşibend hazretleri; -İçinizde din kardeşlerine küs olan birisi var, kim ise söylesin, demiş. Cevap veren olmayınca, kerameten, sen gel buraya, demiş. Niye o kardeşinle kavga ettin, komşunu niye incittin? Bak hepimizin manevi çarkını durdurdun bugün. Feyiz alamaz dolduk. Çünkü çarkın dişlilerinde kırıklık var. Seni kardeşinle barışmadan sohbete almayacağım. Ve bizzat Şah-ı Nakşibend hazretleri gidip o dervişin kavga ettiği adamın kapısının eşiğine başını koymuş. Ev sahibi durumu görünce, -Aman efendim, bu ne hal? -Benim dervişim sizin kalbinizi kırmış, eğer ben iyi bir insan olsaydım, o bunu yapmazdı. Suç bende beni affedin, diyor. Aslında müridin irade-i cüziyyesi onun elinde değil. Tevazuundan öyle söylüyor. Bunun üzerinde ev sahibi ellerine kapanıyor, bin defa helal olsun efendim, diyor. Sonra küs olan derviş de geliyor. Kucaklaşıp barışıyorlar, sohbet ondan sonra başlıyor. Evet altmış senedir bu vücut evini yapıyorsun, niye içindeki barut çuvallarını temizlemiyorsun? Mesela cimriliği gidermek için cebine para koy. Çok veremiyorsan azar azar ver. Güzel ahlakın ilk adımı cömertliktir. Cimri insan sevilmez. Peygamberimiz (s.a.v) “Sadaka belayı defeder, ömrü uzatır” buyurmuştur. Ömrü uzatan üç şey şunlardır:
  • Sılay-ı rahm, yakın akrabayı ziyaret etmek,
  • Ana babaya itaat,
  • Sadaka
Bir rivayete göre ömrün uzamasından maksat, ahiret ömrünün uzamasıdır. Yani ölümden hayırla yad edilmesi, hatıralarda yaşatılmasıdır. Rabbimiz bizleri, hayırla yad edilen cömert ve güzel ahlaklı kullarından eylesin. Hamd olsun alemlerin Rabbi olan Allah’a...

Kalemdar-Hacı Hasan Efendi (ks)

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak