Ara

Hicrette Hz. Ebû Bekir (Radıyallâhu Anh)

Hicrette Hz. Ebû Bekir (Radıyallâhu Anh)
Hz. Ebû Bekir’in Afdal-i Ashab Oluşu İbni Abbas’dan mervidir ki: “Hakka ki, gerek mal ve gerek bedenen Kuhâfezâ Ebû Bekir Sıddîk’dan ziyâde beni minnettâr eden hiç bir ferd yoktur. Eğer nâs içinde birini kendime dost ittihaz etmiş olsa idim Ebû Bekir Sıddîk’i kendime dost ittihaz ederdim. Lâkin hullet ve uhhuvet-i diniyye daha efdaldir. Şimdi siz gözümüzün önünde mescid ve Harem-i Şerife açılan ne kadar kapı varsa Ebu Bekir Sıddîk’in kapısından maadâsını sed ve bend idiniz. Yani benden sonra Ebû Bekir Sıddık makam-ı hilâfete ve imâmet-i kübrâ’ya geçeceğinden müşarünileyh hazretlerine suhulet olsun demektir. Ebu’d-Derda, - radıyallahu anh- der ki: Ben Rasûlullah (sav) hazretlerinin huzurunda oturmakta iken Hz. Ebû Bekir kendi esvabının etrafını eliyle toplayıp diz kapakları bile meydanda olduğu halde meclis-i risaletpenâhi’ye müteveccihen gelmekte olduğunu görünce Rasûlullah (sav): “Arkadaşınız her halde birisiyle muhâsama ve münâkaşa etmiştir”, buyurdu. Yani, Ebû Bekir -radıyallahu anh-‘in kemâl-i telaşla gelmesi her halde böyle bir münazara ettiğine delâlet ediyor, demektir. Sonra Ebû Bekir (ra), Rasûlullah (sav) hazretlerinin huzuruna gelip selâm verdi ve: -“Yâ Rasûlullah! Benim ile Ömer bin Hattab arasında bir muhâvere ve biraz münâkaşa oldu, sonra ben bu münakaşadan dolayı nâdim oldum, kusurumun affı için Ömer’e rica eyledim. Ömer ise imtinâ eyledi. Beni affetmedi, ben de Efendimiz’e geldim.” dedi. Rasûlullah (sav) Efendimiz hazretleri Ebû Bekir’e hitaben üç kere: - “Yâ Ebâ Bekir, Allah seni mağfiret eylesin” buyurdu. Hz. Ömer dahi Hz. Ebû Bekir’i affetmediğindendolayı nâdim olarak Hz. Ebû Bekir’in hânesine gidip kendisini bulamayınca Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- hazretlerinin huzur-i risaletpenâhilerine gelip kemâl-i ta’zîm ile selâm verdi. Fakat Rasûlullah (sav) hazretlerinin mübarek vech-i saâdetinin levni mütegayyir oldu. Ve hiddetinden vech-i risaletpenâhi’nin donuk bir halde olduğu müşâhade ediliyordu. Hatta Hz. Ebû Bekir korktu, yani Resûl-i Ekrem (sav) Efendimizin Hz. Ömer hakkında bir fenâ muamele buyurmasından korktu da hemen Resûl-i Ekrem (sav) hazretlerinin huzurunda dizi üzerine çökerek hem de iki kere: “Ya Rasulullah! Bu hususta ben Ömer’den azlem idim” dedi. Yani ibtida ben sebebiyet verdim, demek istedi. Sonra Rasûlullah (sav) Efendimiz cümlemize hitaben: “Hakka ki; Hak Teâla –celle celâluhu- hazretleri beni hak peygamber olarak ba’s ve irsal buyurdu siz bana kâzibtir dediniz, bu ise ‘sâdıktır’ dedi. Ve Ebû Bekir beni nefsiyle, malıyla müsavat eyledi” buyurdu. Yani nefsini ve malını benim uğrumda feda etti demektir. Sonra “Siz benim sahibim, arkadaşımı bana terk ediciler misiniz?” diye bu sözü Rasûlullah (sav) hazretleri iki kere tekrar eyledi. Yâni “Ebû Bekir’e ilişmeyiniz, Ebû Bekir’i bana bırakınız” buyurdu. Artık bundan sonra Hz. Ebû Bekir’e hiçbir kimse tarafından ezâ ve cefâ edilmedi. “Hazreti Ebû Bekir Sıddîk (ra)” kitabından alınmıştır. Mahmut Sami Ramazanoğlu (ks) (Mayıs 2016)

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak