Ara

Çağdaş Haçlı Seferleri ve Modern Câhiliye Kültürü

Çağdaş Haçlı Seferleri ve Modern Câhiliye Kültürü

Noel ve Yılbaşı

Noel sözde Hz. Îsâ’nın doğum günü kutlamasına verilen ad. Türkçe’de yanlış olarak yılbaşı kutlamasıyla özdeşleştirilen noel, Latince’de “Tanrı’nın doğum günü”nün kutlanmasını ifâde eder. (Tanrı ve doğum günü ifâdelerini bir tarafa bırakalım. Bu bir kelâm meselesidir.) Îsâ’nın doğum gününü kutlamasını ifâde eden Christmas adlandırması da etimolojik olarak söz konusu pagan (putçuluk) âyinleri için kullanılan terimlerin Hristiyanlaşmış şekli ile ortaya çıkmasıdır.

Batı Hristiyanlığı tarafından 25 Aralık’ta kutlanan Christmas’ın târih ve kutlama olarak kökeni de eski Roma tarafından benimsenen güneş tanrısı Mithra’nın doğum günü kutlamasına dayanır. Bu kutlama Roma İmparatoru Aurelian’ın 274’te güneş tanrısını, imparatorluğunun kurucusu îlân etmesiyle kazanmıştır. Hz. Îsâ’nın doğum günü tam olarak bilinmediği için eskiden Îsâ’nın doğum ve vaftiz kutlamasıyla ilgili biçimde Doğu kilisesince 6 Ocak târihi benimsenmesine rağmen daha sonra Aziz Hiyppolytus’a (Ö. 236) atıfla 25 Aralık târihi ortaya atılmıştır. Bu târih IV. yüzyılın başlarında Bizans İmparatoru Kostantinos’un Hristiyanlığa girişinin ardından Îsâ’nın resmî doğum günü (natvitas domini) îlân edilmiştir.

Dolayısıyla günümüzde Christmas, Batı hristiyanları tarafından 25 Aralık târihinde kutlanmakta ve Julian (Jülyen) takvimine dayanan 1 Ocak yılbaşı eğlenceleriyle birleştirilmektedir.

Noel günü kilisede icrâ edilen üç âyine daha sonra Noel ilâhileri eklenmiştir. Noel hediyeleri ve kartlarının yanı sıra pagan kültürüne âit farklı unsurlar da zamanla bu kutlamanın parçası hâline gelmiştir. Bunlardan biri de Santa Claus figürüdür. Türkçe’ye Noel Baba ismiyle ve yılbaşı eğlencesiyle bağlantılı biçimde giren bu figür Santa (Aziz) Nikolas adlı bir Hristiyan papazının etrâfında şekillenmektedir. Bugünkü Antalya’nın Demre ilçesinde piskopos olarak görev yaptığı ve 6 Aralık 352 veya 354’te öldüğü düşünülen Aziz Nikolas’ın hayâtıyla ilgili târihî bilgiler oldukça sınırlıdır.

Noel kutlamasının bir başka temel unsuru olan çam ağacının Yunan ve Roma pagan kültüründeki Attis tanrısına yönelik âyinden kaynaklandığı kabûl edilmektedir. Bereket tanrısı Attis’in çam ağacında yeniden vücut bulduğuna inanılmakta ve ona bereket sembolü olarak tapınılmaktaydı. Bir diğer anlayışa göre ise çam ağacı ile beyaz mum vb. objeler asmak sûretiyle ışıklandırma geleneği antik Aryan inancındaki Yule festivalinden kaynaklanmaktadır. Çam ağacı süslemesinin yanı sıra mum geleneği daha sonra Hristiyan Avrupa’ya geçmiştir ve başta Noel olmak üzere her türlü kutlamanın parçası hâline gelmiştir.

Aslında putperest inanç ve efsânelere dayanmakta olup Hristiyanlığa sonradan giren Noel, günümüzde bir hristiyan bayramı şeklinde kutlanmakla birlikte bu bayrama has unsurlar Batı kültürünün yayılması ile birlikte Hristiyan olmayan ülkelerde de birer tüketim ve eğlence olarak görülen yılbaşı kutlamaları bünyesinde benimsenmiştir..1

Çağdaş Haçlı Seferleri ve Modern Câhiliye Kültürü

Emperyalizmin köklerinin dünyâyı çepeçevre sardığı günümüzde, köleci düzenleri benimseyen, rûhî gelişmesini tamamlamamış insanlık, sistemlerin baskısı altında can veriyor.

Emperyalizm, çağdaş “haçlı seferlerini” ekonomik ve kültürel görüntüler altında, Ortadoğu ve İslâm ülkeleri başta olmak üzere, üçüncü dünyâ ve az gelişmiş ülkeler üzerinde başlattı.

Emperyalizmin stratejik planları arasında en önemli yeri, doğunun din-kültür, sanat ve medeniyetini tahrip etmek ve insanları İslâm’dan ve İslâmî düşünce ve kültür, örf ve âdetlerinden uzaklaştırmak tutar.2

Batı kültürü ve medeniyeti adı altında bu âdetleri İslâm dünyâsına sokanlar bunun hesâbını nasıl verecekler? Aleyhissalâtu vesselâm Efendimiz: “Her kim, İslâm’la bağdaşmayan bir âdeti ortaya atarsa onun günâhı ona yazıldığı gibi, ona onun ardından gidenlerin günâhından bir pay ayrılır.”3 buyurdular.

Çağdaş olalım ve kurtulalım derken, bu ölçülerin acemiliği içinde Avrupalı olmak için sevinir olduk. Bu maraz ve küfürle iç içe kara sevdâlısı olduk. Gittikçe Avrupa’nın maddesine, mânâsız her şeyine zebûn olduk. Bunun için âdet ve törelerimizi, gelenek ve göreneklerimizi, dilimizi, şivemizi ve millî kültürümüzü kaybetmeye başladık.

Bir zâtın dediği gibi, Avrupa’dan gelen bir akım sanki “Frenk illeti gibi toplumun bünyesinde onulmaz yaralar açtı.. Yıllardır kendi değerlerimizden kopuşumuzun çilesini çekiyoruz. Bu kopuş; geçmişine, kültür ve medeniyetine söven, rûhumuza düşman yabancı fikirlerle şartlanan bir nesil meydana getirdi.”4

Yılbaşı programı diye radyo ve televizyonlarda bin bir türlü rezâlet. Gâh şampanya kadehleri, gâh akla ve hayâle gelmedik kepâzelikler. Kim bilir kapalı salonlarda ne rezâletler işleniyor? Erkek kadın karışık cümbür cemaat…. İster anlasınlar ister anlamasınlar, bir tempo içinde kulak kesildikleri bir müzik. Bu manzarayı bir kardeşimizin ağzından dinleyelim:

“Vahşî tamtamları andıran çığlık; kedi

Uyuz çakal, kurt gibi dişi-erkek kükredi.

Sordum birine: “Bu hal, bu tepinme, bu hay huy

Nedir Allah aşkına benim aklım ermedi.

Sanki tımarhâneden deliler gibi

Beni süzdü “Batı müziğidir” dedi.

Dünyâ dünyâ olalı böyle şaşkın topluluk,

Böyle cinnet, delilik emînim ki görmedi.” (İsmail Bayram)

Benliğini yitiren bir kimse ister ferd olsun ister toplum olsun taklitçiliğe mahkûm olur. Muhakeme zayıflar, akıl ve beyin dumûra uğrar, o sanki bir robot kesilir. Hadîsin ifâdesiyle: “Eğer bir kertenkelenin bir deliğe girdiğini görseler, oraya girmeye çalışırlar.” Toplumları uyutan bu hastalığın bir benzeri de bizim başımızdadır.

Körü körüne bir batılılaşma sevdâsı bize hem millî ve târihî benliğimizi kaybettirdi, hem de bizi şiddetli bir hastalık derecesinde taklitçi yaptı. Âleme gülünç olacağımızı aklımıza bile getiremedik. Ömrümüzden bir yıl yel gibi geçti. Bir yıl daha yaşlandığımızın farkında bile değiliz. Belki o yıl içinde daha çok günah işlemişiz, günah dosyamız kabarmıştır. Bunu mu kutluyoruz? Apartmanlarda, sokaklarda ve arabalarda teyp ve radyoları açarak bangır bangır müzik sesleri…. Sabahlara kadar içki içmek… O gece polislerin görevi sâdece sarhoşları evlerine taşımak.. İnsanları geceleyin yataklarından fırlatan havayi fişekler… Daha bilmem ne rezâletler... Haydi çık bu hesâbın içinden. İsraf, israf, israf ve sefahet çılgınlığı…

Selâmlar, saygılar…

Dipnotlar

[1] İslâm Ansiklopedisi, 33/201, 202, TDV Yayınları

2 İslâm Dergis, Serap Yavuz, Yıl 2, Sayı: 13,1984

3 Şerhu’l-Meşarık, I/55

4 Oku Dergisi, sayı, 159, s.6- 1975

Ocak 2019, sayfa no: 54-55-56-57

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak